Bugün, “yerli olmak” kavramını tartışırken, aslında ne kadar yerli olduğumuzu sorgulamamız gerekiyor. Gıda tedariğinden hayvancılığa, sanayi üretiminden tarıma kadar pek çok alanda dışa bağımlı bir ülke haline geldik. Bakliyatımızı, samanımızı, etimizi dışarıdan alıyoruz. Hayvancılık zor bir süreç olduğu için kendi üreticimizi desteklemiyor, çiftçimize gereken imkânları sunmuyoruz. Üreteceğimiz yem, saman ve gübreyi dışarıdan temin ettiğimizde, gelecekte sütü de dışarıdan alır hale geleceğiz. O zaman yerli olmaktan söz edebilir miyiz?

Ata tohumlarımızı kaybettik, yerli üretim kültürümüz yok oldu. Çiftçilerimiz, tarlasında malını satamayacak duruma geldi. Aracılar her geçen gün çoğalırken, üretici sadece var olma mücadelesi veriyor. Üretici malını yok fiyatına satmamalı, desteklenmeli. Kooperatifler kurulmalı, aracılar ortadan kaldırılmalı. Bizim için en önemli olan, özümüze dönmek, üretimi arttırmak ve köylümüzü, çiftçimizi desteklemektir.

Sanayicilerimiz de aynı şekilde zor bir dönemde. İşçi bulamıyorlar, çünkü kendi halkını göz ardı ederek ucuz yabancı işçi çalıştırdılar. Oysa bu durum bugünlerde sanayicimize pahalıya patlıyor. Yabancı işçiler, bir süreliğine ucuz çözüm olabilir ama bu, uzun vadede bizlere yük olur. Gençlerimiz işsiz, üniversiteli gençler iş bulamıyor, mühendisler işsiz, veterinerler işsiz...

Özümüze dönmek, yerli ve milli üretimi artırmak için öncelikle gençlerimize iş imkânı yaratmalıyız. Onları sadece eğitimle değil, iş gücüyle de desteklemeliyiz. Gençlerimize yatırım yapmak, toplumu ileriye taşımak demektir.

Bir başka önemli konu da, halkımızın alım gücü... Emeklinin durumu ortada, asgari ücretlinin hali malum. Kiraların yüksekliği, yaşam maliyetlerinin artışı halkı daha da zor durumda bırakıyor. Yaşam şartları her geçen gün daha da ağırlaşıyor. Kiracılar, ev sahipleri tarafından adeta boğuluyor. İnsanlar evine ekmek götüremezken, çocuklarına okul harçlığı veremezken, elektrik ve su parasını ödeyemezken, bu kadar yüksek kiralar neyin nesi? Bu vicdansızlığa nasıl göz yumuyoruz?

Tüm bu sorunların çözülmesi için düzenlemeler yapmak bu kadar mı zor?

Bencillikten vazgeçmeli, birbirimizi ötekileştirmemeliyiz. Herkesin ihtiyacı, herkesin hakkı var. Gelin, özümüze dönelim. Kardeşçe, saygıyla yaşayalım. Sevgi arttıkça, saygı çoğaldıkça, toplum daha güzel bir yer olur. Bu topraklar bizlerin ve biz birbirimizi sevdiğimiz sürece her şey daha güzel olur.

Mehmet ANKAY