Yaşadığımız zaman dilimi içinde teknolojinin, hayatımıza ne kadar girdiği hepimizin malumu. Bireylerin ve sistemlerin, yaşadığımız çağa ayak uydurabilmeleri için teknolojiyi, hayatın her alanında etkin bir şekilde kullanabilmeleri gerekir. Bu alanlardan belki de en önemlisi, “eğitim” alanıdır.

 

Dünyada bir çok gelişmiş ülke teknolojiyi, eğitim sistemlerine başarılı bir şekilde entegre etmiştir. Bazı ülkelerdeki duruma kısaca bakacak olursak;

ABD’de; okullarda teknoloji kullanımı yatırımları 1996 yılında 21 milyon dolar iken, 2003 yılında 729 milyon dolara yükseltilmiştir. Okullarda hızlı internet kullanımı % 95 seviyelerindedir. İlk ve orta dereceli okullarda, her dört öğrenciden birine bilgisayar düşmektedir. ABD’de her öğrenciye bir bilgisayar ya da bir teknoloji cihazı vermektense, her öğrencinin okul içerisinde ihtiyaç duyduğu zaman erişebileceği teknolojiyi hazır bulundurma stratejisi benimsenmiştir.

 

Portekiz’de; 2008’de “Macellan Projesi” kapsamında her öğrenciye ve öğretmene bir dizüstü bilgisayar ve ders içeriklerinin dijital ortamda verilmesi planlanmış ve hayata geçirilmiştir. Bu proje ile Portekiz, eğitimde teknoloji entegrasyonu konusunda Avrupa’da en iyi 5 ülke arasına girme yolunda önemli ilerleme kaydetmiştir.

 

Güney Kore; bütün ders içeriklerinin dijital ortamda öğretmen ve öğrencilere verilmesini planlamış, bu süreç sonunda Türkiye’deki uygulamaya benzer bir şekilde bütün öğretmen ve öğrencilere tablet verilmesini planlamıştır.

 

Uruguay; “Project Ceibal Projesi” ile bütün öğretmen ve öğrencilere dizüstü bilgisayar verilmesini planlamış ve projeye kırsal kesimde yer alan okullardan başlamıştır. Proje büyük oranda hayata geçirilmiş, 350 bin civarında bilgisayar dağıtılmıştır.

 

Son dönemde, Türkiye’de de eğitimde teknoloji, en fazla konuşulan konular arasındadır. FATİH Projesi kapsamında gündeme gelen bu tartışmalar, dünyada eğitimde teknoloji kullanımının geldiği nokta açısından bakıldığında, düşündürücüdür. Çünkü FATİH Projesi, yapılan tartışmalarda, teknik açıdan ve eğitime yapacağı katkı anlamında değil, (tartışmaların haklılığı-haksızlığı bir yana), genellikle mali açıdan tartışılmıştır.

 

2011 yılında pilot çalışmalarına başlanan FATİH (Fırsatları Arttırma Teknolojiyi İyileştirme Hareketi) Projesi ile ilk ve ortaöğretim düzeyindeki yaklaşık 15 milyon öğrenciye, 700 bin öğretmene kademeli olarak tablet bilgisayar dağıtılması ve 570 civarındaki sınıfa da etkileşimli tahta ve internet altyapısı sağlanması planlanmaktadır.

 

FATİH Projesi, yapılan tartışmalar eşliğinde, planlanan doğrultuda uygulanmaya devam etmektedir. Uygulanan pilot yerlerde, tabletlerden ve ders içeriklerinin zengin olmamasından kaynaklanan kimi sonuçlar elde edilmeye başlanmıştır. Bu sonuçların, proje mimarları ve uygulayıcılar tarafından dikkatle incelenmesi, aksayan yönlerin düzeltilmesi, eksikliklerin giderilmesi, bu projeden beklentilerin gerçekleşmesi ve projeye ayrılan 20 milyar dolarlık devasa kaynağın heba olmaması açısından, son derece önemlidir.

 

Projeye, Türkiye’nin eğitim sistemine yapacağı katkı ve eğitimde teknolojiyi kullanım oranının yükseltilmesi anlamında bakılmalı ve önemle üzerinde durulmalıdır.

 

*Bu yazıda, Eğitim Bir Sen Sendikasının, Eğitime Bakış (Sayı 24) dergisinden yararlanılmıştır.