Hatta bu yarışmalar sırasında, özellikle de okul çapında düzenlenen deneme sınavlarında sınıf öğretmenleri, başka sınıflarda görevlendirilerek kendi öğrencilerine kopya vereceği ön yargısı, ön yargı olmaktan çıkarılır, olağanlaştırılır! Bu şekilde öğretmenlik mesleği, kendi meslektaşları tarafından ayaklar altına alınır!

Farklılaştırılmış Öğretim! Hadi Canım Sen de!

Öğretmenlerini yarıştıran eğitim yöneticileri, öğretmenin mesleki birikimini, pedagojik açıdan kontrol edilmemiş özel sektör deneme sınavlarında, sınıfının elde ettiği dereceye göre değerlendirir! Bunun sonucunda öğretmen, çocukların ilgi ve yeteneklerine göre öğrenme yöntem ve tekniği uygulayacağına soru çözmeye, test tekniğine odaklanır! Bireyin öğrenmelerini sağlamak amacıyla öğretim sürecinin boyutlarının her öğrencinin kendi düzeyine uygun öğrenmeye sahip olmasını sağlayacak şekilde düzenlendiği öğretim yaklaşımı olarak tanımlanan farklılaştırılmış öğretim sadece kağıt üzerinde kalır!

Veliler Yarışır, Çocuklar Yarışır!

Çocuklarını yarıştıran veliler, kendileri de yarışır! Sınavlarda ‘başarısı düşük’ çıkan çocuklarını en hafifi azarlamak olan çeşitli ceza yöntemleriyle cezalandırır! Birbirleriyle sosyal ortamlarda ortak sohbet konusu çocuklarının kaç net yaptığıdır. Yarışan çocukların kaygı düzeyi yükselir, psikolojileri alt üst olur, sınavları ilk sıralarda bitirebilmek için kopya çeker, arkadaşına bakar, bilgi hırsızlığı yapar, yalan söyler, o yaşlarda yalana ve hırsızlığa alışır!

Kapsayıcı Öğretim mi Dediniz?

Kapsayıcı eğitim; öğrenenlerin farklı gereksinimlerine, onların eğitime, kültüre ve topluma katılımını artırarak ve eğitim sisteminin içindeki ayrımcılığı azaltarak cevap verme sürecidir. UNESCO’ya göre bu süreç, devletin öğrenme yaşındaki tüm çocukları kapsayacak şekilde eğitim stratejileri hazırlamasını, uygulamasını ve bu stratejilerin etkili olup olmadığını incelemesini içeriyor. Devlet, bu stratejiler sayesinde tüm çocuklara eğitim vermek için uygun koşulları yaratmalı ve gerekli önlemleri almalıdır.

Ancak yarışmacı öğretimde kapsayıcı eğitimin kapsaması gereken bütün dezavantajlı çocuklar kapsam dışında kalır. Adeta yok sayılır!

Hatta dezavantajlı öğrenciler sınıf bazında değil, okul bazında etiketlenir; ya sınava alınmaz, ya da o gün ‘rahatsızlanarak’ okula gelmez, gelmesi engellenir! Gelen çocukların da sınav sonuçları değerlendirmeye gönderilmez!

Gelin bu manzarada okul paydaşlarının fotoğrafını çekelim;

-Öğrenciler için bütün sınıf arkadaşları, aynı sınıftaki bütün öğrenciler yarışmada geride bırakılması gereken birer rakiptir! Çocuklar, rakipleriyle iletişim kurma, dostça oyun oynama, aynı takımın, aynı sınıfın, aynı okulun birer unsuru olma durumunu çoktan kaybetmişlerdir!

-Öğretmenler, zümre bazında birbirlerinin rakibidirler, ne kadar bu yarışın içine girmek istemeseler de, sistem onları içine çeker!

-Velilerin büyük bir kısmı zaten kendi yaşayamadıkları hayatı, gerçekleştiremedikleri hayalleri çocuklarının üzerinden hayata geçirmeye çalışan birer yarış atı ebeveyni konumundadır! Bu tür hastalıklı ebeveynler, çocukları yarıştırdıkları gibi, çocuklarının öğretmenlerini de yarıştırmaya çalışırlar!

-Okul yöneticileri, okul içinde yaşanan bu gizli depreme, okul ikliminin bozulmasına, okul kültürünün yara almasına, psikolojisi bozulmuş öğrenciler ve mutsuz öğretmenlere aldırmaksızın, okulun ilde, ilçede yaptığı başarı derecesine odaklanır! Çünkü onlar için okulun içten çürümesi önemli değildir, varsa yoksa akademik başarı!

Okulu, öğretmeni, öğrenciyi, velileri ve bir bütün olarak okul sistemini çürüten bu yarışmacı öğrenme yönteminin hiç mi olumlu yanı yok derseniz, sınavlar sonucunda okul bütçesine üç-beş kuruş gelir getirmesinin dışında maalesef elle tutulur olumlu bir yanı yoktur!

Peki, çocukların akademik başarısını nasıl ölçeceğiz derseniz, mevzuattaki ölçme-değerlendirme yöntemlerine güvenmekten başka yolunuz yoktur!

Yarışmacı, rekabetçi ve çocuklarını bencilce kullanan velilere gelince! Okullar, onların saygısızca at koşturacağı mekânlar değildir! Çocuklarını yarıştırmak istiyorlarsa, okul dışındaki birçok öğretim kurumunda onların istediği türde yarışmalar sürekli yapılmaktadır. Çocuklarını bu sınavlara rahatlıkla götürüp, yarıştırabilirler. O mekânlarda kendileri gibi yarışmaya hevesli binlerce benzerlerini bulabilirler.

Milli Eğitim Bakanlığı, eğitim yöneticileri ve eleştirel eğitimciler zaman geçirmeksizin okulu çürüten bu yarışmacı öğrenme ortamından kurtulmak için gereken önlemleri almalıdır. Aksi takdirde okulları kaybedeceğiz!

Kaynaklar

Ali YILMAZ. İşbirliğine Dayalı Öğrenme; Etkili Ancak İhmal Edilen ya da Yanlış Kullanılan Bir Metot.