Okul; dar anlamda, öğrenci, öğretmen, eğitim yöneticileri ve diğer çalışanlardan oluşan bir öğrenme sistemi; geniş anlamda ise veliler ve okul çevresindeki diğer unsurların da katıldığı, bütün unsurların birbiriyle iletişim ve etkileşim içinde olduğu canlı bir organizmadır, toplumun bir prototipidir.

Okula, öğrenim görmek üzere gelen öğrencilerin yetenekleri, potansiyelleri, öğrenme kapasiteleri, akademik motivasyonları, düşünme biçimleri ve ilgileri birbirinden farklıdır. Bu anlamda, çağdaş eğitim anlayışı, her ne kadar özerk olmasa da öğretmeni, çocuğun öğrenmesini en üst düzeye çıkarmak için değişik öğretim yöntem ve tekniklerini kullanma konusunda serbest bırakmıştır.

Çeşitli eğitim otoriteleri, okuldaki öğrenme ortamlarının temelde üç kategoriye ayrılabileceğini belirtir. Bu kategoriler şu şekildedir;

Bireysel Öğrenme Ortamı

Diğerlerinin ne yaptığıyla ilgilenmeksizin kendi amaçlarını gerçekleştirmek üzere öğrencilerin tek başına çalıştığı bireysel öğrenme ortamıdır. Bireysel çalışmaya dayalı öğrenme ortamında gruptakilerin amaç gerçekleştirmesi bakımından birbiriyle ilişkisi söz konusu değildir. Bireyin amaçlarını gerçekleştirmesinin diğerlerinin amaçlarını gerçekleştirip gerçekleştirmemesi üzerinde hiçbir etkisi yoktur. Yani birey kendi amaçlarını gerçekleştirirken gruptaki diğer bireylerin amaçlarını gerçekleştirip gerçekleştirmediği ile ilgilenmez.

İş Birliğine Dayalı Öğrenme Ortamı

Grup üyelerinin ya birlikte kazandığı ya da birlikte kaybettiği, ortak amaçlar çerçevesinde birlikte çalışmayı gerektiren iş birliğine dayalı öğrenme ortamıdır. İş birliğine dayalı öğrenme ortamında, öğrencilerin öğrenme amaçları ortak olup, grup üyelerinden birinin amaçlarını gerçekleştirmesi, gruptaki diğer bireylerin de amaçlarını gerçekleştirmesine bağlıdır. Yani amaç gerçekleştirmesi açısından grup bireyleri arasında pozitif bir ilişki vardır. Amaç birliği yapmış olan grup üyelerinden birisinin amacına ulaşması diğerlerinin de amaçlarına ulaşmasına bağlıdır. Tersi bir ifade ile grup üyelerinden birisinin amacına ulaşamaması tüm grubun amacına ulaşamaması anlamı taşır.

Yarışmacı Öğrenme Ortamı

Bazı öğrenciler kazanırken diğer bazılarının kaybettiği ve kimin“en iyi” olduğunu ortaya çıkarmak için öğrencilerin birbiriyle yarıştığı yarışmacı öğrenme ortamıdır. Yarışmaya dayalı öğrenme ortamında öğrencilerin öğrenme amaçları ortak olmakla birlikte amaç gerçekleşmesi bakımından öğrenciler arasında negatif bir ilişki vardır. Yani gruptaki bir bireyin amaçlarına ulaşması, diğerlerinin amaçlarını gerçekleştirememesine bağlıdır. Başarılı sayılabilmek için diğerlerinin başarısız olması gerekmektedir. Bireyin ulaşmak istediği sonuç sadece kendisi için yararlı iken gruptaki diğer bireyler için olumsuzdur. Benzer şekilde, dersin amaçlarının öğrenciler için önemi anlaşılamaz. Öğrenciler ya kazanmayı, ya da kaybetmeyi kabullenirler. Yarışmacı öğrenme ortamı, “en uygunun yaşaması” ilkesine dayalıdır.  Bu nedenle;

-Diğer öğrenciler hasım olarak görülür.

-Öğrencilerin bilgi, beceri ve yetenekleri sürekli karşılaştırılır.

-Değerlendirmeler bireysel olarak yapılır.

-Değerlendirme sonuçları, öğrencilerin birbirlerini karşılaştırmaları amacıyla kullanılır.

-Öğretmen temel kaynaktır ve sık sık yarışmacı etkinlikleri yönlendirir.

Bu olumsuz etkileriyle öğrenciler arasındaki arkadaşlık ilişkilerini zedeleyen ve giderek onları kıyasıya rekabet içine sokan bu öğrenme yöntemi, aynı zamanda okul iklimini, okul kültürünü, öğretmenler arasındaki çalışma barışını bozmasının yanı sıra, velilerin de birbirleriyle rekabet etmesi sonucu genel olarak çoklu bir rekabete dönüşür!

Sınıf içinde yapılan her etkinlik, sınıf düzeyinde yapılan sınavlar, okul düzeyinde düzenlenen başarı değerlendirme sınavları, özel sektöre yaptırılan deneme sınavları, düzenlenen sportif faaliyetler, yarışmalar, münazaralar ve akla gelebilecek her türlü sosyal etkinlik birer yarışma aracına dönüştürülür.

-Öğrenciler yarışır!

-Öğretmenler yarışır!

-Veliler yarışır!

-Okullar yarışır!

-İlçeler yarışır!

-İller yarışır!

Devamı yarın...