Düşün

Deniz kıyısında bir ihtiyar taşçı kayayı yontmaktadır.

Güneş onu yakıp kavurur.

O da Tanrı'ya yakarır ...keşke güneş olsaydım diye.

"Ol" der Tanrı. Güneş oluverir.

Fakat bulutlar gelir örter güneşi, hükmü kalmaz.

Bulut olmak ister. "Ol" der Tanrı. Bulut olur.

Rüzgar alır götürür bulutu, rüzgarın oyuncağı olur.

Rüzgar olmak ister bu kez. Ona da "Ol" der Tanrı.

Rüzgar her yere egemen olur, fırtına olur, kasırga olur.

Her şey karşısında eğilir.

Tam keyfi yerindeyken koca bir kayaya rastlar.

Oradan eser buradan eser, kaya bana mısın demez!

Bildiniz ... Tanrı kaya olmasına da izin verir.

Dimdik ve güçlü durmaktadır artık dünyaya karşı...

Sırtında bir acı ile uyanır...

Bir ihtiyar taşçı kayayı yontmaktadır...

'KADERİNİ SEV, BELKİ SENİNKİ EN İYİSİDİR...'

///

Hisset

BİR GÜLÜ SULAMA ZAMANI

 

Açık mı yüreğinin kapısı sevgilere

Duyuyor musun çağıltısını yaşamın

Yürüyorsa o özsu hücrelerinde

Kaçıncı baharında olursan ol

Vakit hep bir gülü sulama zamanı

 

Gecikmiş değilsin dinlemeye

Tenin tene sevgiyle her dilden

Söylediği o coşkulu türküyü

Bulur bir gün nerede olsan seni

Sürüp gelir bir yangının izlerini

 

Tut elinden sokaklara çıkar hüznü

Yoksa büyür sığmaz olur odalara

Konuş onunla havadan sudan söz et

Kuşlardan çiçeklerden istersen

Sadece bir merhaba desen de olur

 

Gülümse ona bir gün karşılaşınca

Tükenir paylaşılınca yalnızlıklar

Biliyorsun yurtsuz nicedir sevgiler

Geçit verirsen gözlerinin çölünden

Gelir sığınır bir yerinden yüreğine

 

Bedrettin AYKIN

///

Gülümse

Basit adam        

'Profesör konferans vermek üzere salona girmiş. Salon, on sırada oturan seyis dışında boşmuş. Konuşup konuşmama konusunda tereddüde düşen Profesör sonunda seyise sormuş:

- Buradaki tek kişi sensin. Sana göre konuşmalı mıyım, yoksa konuşmamalı mıyım?

Seyis cevap vermiş: 'Hocam ben basit bir insanım, bu konulardan anlamam. Fakat ahıra gelseydim ve bütün atların kaçıp bir tanesinin kaldığını görseydim, yine de onu beslerdim.' Bu sözlere hak veren Profesör konferansa başlamış..

İki saatin üzerinde konuşmuş durmuş, konferanstan sonra kendini mutlu hissetmiş, dinleyicisinin de konferansın çok iyi olduğunu onaylanmasını isteyerek sormuş:

-'Konuşmayı nasıl buldun?'

Seyis cevap vermiş:

'Hocam sana daha önce basit bir adam olduğumu ve bu konulardan pek anlamadığımı söylemiştim.

Gene de eğer ahıra gelip biri dışında tüm atların kaçtığını görseydim, onu beslerdim, ama elimdeki tüm yemi ona verip hayvanı çatlatmazdım. ''

///

Kulağına küpe olsun

Özü sözü doğru olanların ortak yönü de budur: Karşısındaki kişinin de içten konuştuğunu sanırlar.

 

Khaled Hosseini