(Annem ve ATATÜRK)

 

Bir haftalığına İskenderun Arsuz’a gitmiştim. Toros Dağlarının uzantısı olan Amanoslar, Samandağ İlçesinden sonra Suriye topraklarında devam eder.

            Amanoslar’da zaman, zaman terörlerin eylemlerine rastlanır. Herhalde teröristler eylemlerini gerçekleştirip, Samandağ üzerinden Suriye’ye geçerler.

            xxx

            Bir yanda teröristlerin eylemleri, diğer taraftan kimilerinin Atatürk düşmanlığı karşısında, geçmişe dalan hayalim beni 1938 yılına götürüverdi.

            xxx

            Annem ve halam Emine Ulusoy rahatsız olduklarından, babam kendilerini doktor için İstanbul’a götürmüştü. 6-7 yaşlarında bir çocuktum o günlerde. Beni de götürmüşlerdi.

            Babam iş dolayısıyla İstanbul’a gittiğinde Sirkecideki Meserret Otelinde kaldığı için olsa gerek, Meserret otelinin ikinci katındaki köşe oda ve bitişiğindeki diğer odaya yerleşmiştik.

            Otelin kâtibi İsmail Bey ve eşi Emine Hanım babamın dostlarıymış; Emine Hanım hemen, hemen her gün otele gelir birlikte ya çarşı-pazar gezilir ya da kıra, sinema veya tiyatroya gidilirdi.

            xxx

             Yıllar sonra Meserret Oteli, sahibinin çocuğu olmadığı için otel sahibi İsmail Bey ve Emine Hanımı mirasçı olarak bırakmış, onlarında çocuğu olmadığından İstanbul Üniversitesi’ne bağışlanmıştır.

            Şimdi bu tarihi otel, iş hanı olarak kullanılmakta ve geçmişinin üzerine kalınca bir çizgi çekilmiştir.   

            xxx

            Biz konumuza dönelim. Hatırladığım kadarıyla, İstanbul’da bir ayı aşkın süre kalmıştık.

            İş için babam sabah saatlerinde otelden ayrılmıştı. Köşe odada annem, halam ve ben oturuyorduk. Bir süre sonra babamın telaşla odaya girip anneme hitaben “Essum, Atatürk ölmüş” deyişi ve annemin hüngür, hüngür ağladığını, herhalde ölünceye kadar unutamayacağım.

            Annem ümmi bir kadındı. Değil ismini yazmak imzasını bile atamazdı. Sarı döküm üzerinde ismi ve soyadı yazılı dikdörtgen mührünü kullanırdı.

            xxx

            Annem savaşı, Kurtuluş Savaşını yaşamış biriydi. O, Osmanlıdan sonra Türkiye’nin nereden nereye geldiğini, yaşayarak gören, bilen biriydi. Annemim cahil oluşu, yaşanmış günlerin acılarını unutmamasını, Atatürk günlerinin ülkeye neler kazandırdığının bilincinde olmasını engelleyememişti.

            xxx

            Annemin o hali, hemen, hemen her gün gözümün önüne gelir.

            Ülke için yaptıklarını ya anlayamadıklarından ya da kendilerince ön gördükleri sebeplerden dolayı Atatürk’ü sevmeyip silinmesi için çalışanlar olabilir. 

            Ancak vefatında, büyük ve diğer birçok ülke krallarının, Cumhurbaşkanlarının cenaze törenine katılmalarını nasıl izah etmek gerekir?

            Kurtuluş Savaşında mağlup ettiği ülke ileri gelenlerinin dahi cenazesini tazimle selamlamaları, herhalde bir gösteriş değildi.

            Yazıya Atatürk’ün şu sözü ile son verelim: “Düşmanlarımız kendi ihtiraslarını bizim yok oluşumuzla gerçekleştirmek için sahip oldukları güçlerden hiç birini kullanmıyorlar. Tam tersine, amaçlarına varabilmek için buldukları en önemli araç, yine bizi birbirimize çarptırmak olmuştur.”