Geçtiğimiz yıllarda , Türk plakalı araçlara haksız ve hukuksuz şekilde uygulanan kotaların iptali için UND ( Uluslararası Nakliyeciler Derneği ) tarafından Avrupa Yüksek Adalet divanına yapılan müracaat, sektörde ve tüm ülkede heyecan yarattı ve geleceğe dair ümitleri yeşertti..

Haksız uygulamalar, kotalar kaldırıldıkça sektör daha da güçlenecek ve rekabet gücü artacaktır. Bu konuda seneler önce yazdığım bir yazı da bizatihi bu sorunları yaşayan haksızlıkları hukuksuzluğu hazmedemeyen bir meslek mensubu olarak , Uluslararası mahkemelere dava açılması tezini savunmuş ve gerekliliğini ,zaruretini belirtmiştim ..

Bugünde aynı inancı heyecanı taşıyorum ,çünkü 27 yılda yaşananlara baktığımızda “kaybedenler cephesinde” unutulanlar dışında yeni bir şey yok!

Çifte standartlar haksız uygulamalar kalksın isterdim ! Sınırlar kalksın , Uluslararası ticaretin gereklilikleri yerine getirilsin isterdim .. Belge kotaları karşılıklı olarak kaldırılsın bir araç çıkış gümrük idaresinden varış gümrük idaresine kadar elektronik ortamda kontrol edilen sistemler dahilinde hareket edebilsin ..

2023 de 500 milyar dolar ihracat hedefine adım yürüdüğümüz şu dönemde gümrük kapılarında gerekli sistem değişikliği ve modernizasyon günümüz şartlarına uygun olarak süratle yapılmalıdır . Türk Uluslararası nakliyecilik sektörünün önünde engel teşkil eden ne varsa kaldırılmalıdır .

Karayolu Taşıma Kanunu ve yönetmeliği yeni bir anlayış ile yeniden ele alınmalı , yatırım ve teşvik mevzuatı yeniden değerlendirilmelidir. ..Hülasa ; “ kendi işimizi kendimiz zora sokan çarpık anlayıştan “ bir an önce kurtulmalıyız , zira ihracatçı Türkiye çıkış kapısını 3 günde geçemeyen bir aracı , yükteki gecikmeyi müşterisine izah edememektedir .

Modern bir teşvik mevzuatına ihtiyaç vardır . Romanya ve Yunanistan gibi ülkelerde uygulandığı gibi ; devlet ihraç malı taşıyan ve döviz kazandırıcı faaliyette bulunan firmaları sübvansiyon ve teşviklerle desteklemelidir. Ticaret odalarında ve meslek kuruluşlarında yatırım Danışmanlığı ile gerekli bilgilendirme ve yönlendirmeler yapılmalıdır.

Karayolu taşıma mevzuatında “Liyakat esası” ile “ Mali yeterlilik “ ilkesi yeniden değerlendirmelidir,

Unutmamalıyız ki , yatırımlar arz talep anlayışı ve ihtiyaçlar doğrultusunda yapıldığında bir anlam ifade eder , devasa çekici treyler yatırımlarını görüyor gurur duyuyoruz ancak altına girilen finansal yükü , riskleri ve tehlikeleri, yüksek maliyetleri göz ardı ediyoruz ,

Yatırımlar yapılsın yükleri taşıyalım rekabet edelim , Doğuya da çalışalım , Batıya da çalışalım ... Ancak rekabet gücümüzün ve karlılığımızın önündeki engellerde kaldırılsın! Ülkemize Döviz kazandırıcı faaliyette bulunan firmalarımıza destek primleri ,vergi SGK istisnaları getirilsin.

Yine bir yazımda dediğim gibi ticaretin dili dini siyaseti olmaz ve olmamalıdır ..Sorunlar ,düşmanlık algılaması ile değil müzakere dili ile hukuk çerçevesinde ele alınmalı var çözülmelidir .

Sınır komşularımız ile ticaret ve nakliyat hacmimizi arttırmalıyız .. Türkiye Uluslararası Nakliyecilik sektörü, ülkemizin bulunduğu jeopolitik ve stratejik duruma göre konumlanmalı etki analizleri yapmalı ve değişen dengelere göre hareket etmelidir .. 1990 başlarında Irak için neler söyledi isek

gerçekleşti kayıtları arşivde mevcuttur . benzer tespitleri Suriye için söylüyoruz , söyleyeceğiz ..

Uzak olmayan bir gelecekte savaş bitecek ve yeniden inşa kapsamında ihtiyaç ve talepler ihracat ve taşımalar gündeme gelecektir .

Hep düşünmüşümdür ;” Çin ile Pakistan ile Hindistan ile neden karayolu bağlantımız yok?” diye...Karayolu, tren ve multimodal taşıma ile neden Çin malları Türkiye’ye ve transit olarak

Avrupa’ya taşınmasın?

Pakistan ve Hindistan ile ticaretimiz artırılarak ihraç ithal hareketler neden Kara yolu ile yapılmasın? Sektör olarak ülke insanı olarak bizlerde bu azim kapasite donanım ve inanç fazlası ile mevcuttur .

Yeter ki isteyelim , önce hayal edelim sonra o hayaller gerçeğe dönüşsün, sektör karlılıkla hayatını idame ettirsin, büyüyerek geleceğe yürüsün ..