Yıl 1986.
Günaydın Gazetesi'nin Gaziantep temsilciliğini yapıyorum.
Bölge müdürümüz Kurtar Çakın'la Güney-Güneydoğu illerinde gazetenin tirajını öğrenmek üzere yola çıkıyoruz.
Gezimiz 15 gün sürdü ve 20’ye yakın ili dolaştık
Tam hatırlamıyorum; Siirt veya Batman'a girerken köylüler için yapılan DEPREM evlerini görüyoruz.
Uzaktan bakılınca çok güzel görünüyordu.
Yaklaştık evlere; ama oturan köylü yok bu evlerde.
Pencere ve kapıları sökülmüş,
Bir köylü yaklaştı yanımıza.
“HALO NASILSIN” diye sordum. Kürtçe Halo’nun dayı demek olduğunu öğrenmiştim.
Köylü;
“Beyim, bu evler bize yapıldı. Sağ olsunlar. Devlet iyi de para harcadı.”dedi
“Neden oturmuyorsunuz?” soruma;
“Bak biz köyde yaşıyoruz. Benim süt için 2 ineğim,5 koyunum ve 8-10 tavuğum olmalı. Ben bu evin neresinde hayvan besleyeyim.” cevabını verdi
O evler şimdi duruyor mu bilmiyorum.
xxx
Devletimiz sağolsun. Deprem bölgesinde köy evi yaptırıyor.
Bizim Nurdağı ilçemizde de var. Galiba bir kısmı teslim edilmiş depremzedelere.
Gerçekten villa gibi lüks görünüyor.
Temiz hava ve doğayla iç içe yaşam her zaman sağlık için gereklidir.
Ancak diyorum, yine aynı şey unutulmuş mu?
Bu evlerin altına HAYVAN AHIRI yapıldı mı?
Yapılmadıysa burada yaşayacak köylünün işi zor olacak.
AHIRSIZ KÖY EVİ, BANYOSUZ APARTMANA BENZER.
Unutuldu ise yazık olur.