Birer mısır sıkması ile başlardık güne.

Öğle vakti,25 kuruşa iki şiş bir ekmek çağırtlak kebabı, ya da 25 kuruşa Pazaryerinde yediğimiz nohut dürümü.

10 kuruşa aldığımız baklava kırıkları ile tatlanırdı ağzımız.

Çoğu zaman akşamları analarımızın hazırladığı yağlı köfte, söğürme, üç dört ayda bir pişirilen kelle-paça ile tamamlardık günü.

Geç vakit ortaya getirilen pestil(bastık), dilme ve üzüm sucuğunu yer uyurduk.

AMA BİZ MUTLUYDUK.

XXX

Kışlık Antep peynirini mağaranın serinliğinde saklar, etler bozulmasın diye kuyulara sallandırırdık. Buzdolabı yaygın değildi.

Pazar yerlerinde, gül suyu ile yapılan karsamba, ya da 10 kuruşa aldığımız bir külah dondurma ile hararetimizi söndürürdük.

Bazı bazı ustamızın evinden gelen sefertasındaki sulu yemek-bulgur pilavı öğle yemeğimiz olurdu.

Yazlık sinemalarda tahta sandalye üstünde seyrettiğimiz yerli aşk filmlerinde bazı bazı ağlayarak acılardan kurtulur, 10 kuruşa satılan Başpınar gazozu ile çitlediğimiz karpuz çekirdeğinin susuzluğunu giderirdik.

Beyran, katmer, küşleme ,kuşbaşı, kıyma kebabı hak getire; maltıhalı(mercimekli) köfteyi bir bardak ayranla sörtilerdik.

AMA BİZ MUTLUYDUK.

xxx

Antep baklavası, Hatay künefesi acıdı şimdi.

Kahramanmaraş dondurması artık donmuyor. Kesmek için baltaya gerek kalmadı.

Malatya kayısısı dersen, tat vermiyor artık.

Adana kebabının eski tadı enkaz altında kaldı.

Diyarbakır'ın çocuk büyüklüğündeki karpuzunu bulamazsınız şimdi.

Osmaniye’nin yer fıstığı küflü kokuyor.

Adıyaman çiğköftesinin acısı, başınızı döndürüyor.

CANLARIMIZI KAYBETTİK yuvalarımızı kaybettik.

MUTLULUK MU DEDİNİZ?

ESKİ MUTLULUĞU BULMAK ZOR.

ENKAZDA KALDI HEPSİ.