Bir insan, içini ne kadar nefretle doldurabilir?

Mal-mülk için bir cana kıyacak kadar olabilir mi?

Dünyadaki hangi mal-mülk, alınacak bir cana bedeldir?

Veya şöyle soralım;

Bir insan ne kadar öfke dolu olabilir, hoşgörüden uzaklaşabilir?

Husumetlinizin taziye evini basacak kadar mı mesela?

**

Arazi anlaşmazlığı yüzünden iki ailenin birbirine girmesi sonucu, 1 kişi öldü, 2’si ağır 9 yaralı var.

Silahlı bir saldırı sonucu öldürülen şahsın taziye evi, silahlı grup tarafından basıldı…

Bunlar, bu hafta sonu Gaziantep’te yaşanan şiddet olaylarından iki tanesi. Neredeyse hemen her gün birkaç şiddet olayının yaşanması, sıradan bir hal aldı.

Artık daha çok öfkeleniyor, hiç düşünmeden şiddete başvurabiliyoruz.

Husumetlimizin öldürülmesi bile rahatlatmıyor bizi. Taziye evini basıyoruz. Daha fazla kan, daha fazla can istiyoruz…

Elimizden gelse, mezardan çıkarıp tekrar öldüreceğiz.

Öylesine öfke doluyuz

**

Doktora saldırıyoruz…

Avukata saldırıyoruz…

Trafikte tartıştığımızı çekip vuruyoruz…

Bizim gibi düşünmeyeni yok etmek, hiç rahatsız etmiyor bizi.

Kutuplaşmış, öfke ve nefret dolu bir dünya için elbirliği ile çalışıyoruz.

**

Söylemlerimize de yansıyor bu nefretimiz.

Vatan haini…

İllet…

Zillet…

Sürtük…

Kimi zaman küçük bir arazi için yapıyoruz bunu.

Kimi zaman makam, koltuk, siyaset için…

Her şeye sahip olmak isteyen bencilliğimizle yaratıyoruz, bu sevgisiz, nefret ve öfke dolu ortamı.

Belki bugün için kazanıyoruz. 

Peki ya yarın?