Bu başlığı Şehitkamil Belediye Başkanı Umut Yılmaz ve meclis üyesi Ersin Atar tartışması için attığımı düşünmeyin.

Belediye başkanından il başkanına, meclis üyesinden milletvekiline, toplu bir sıkıntı yaşanıyor, CHP Gaziantep’te.

Örneğin; biraz uzakta olduğu için gündeme gelmiyor diye Nizip Belediye’sinde durum sütliman mı sizce?

Başkan Ali Doğan’ın özel kalemi her türlü tartışmanın göbeğinde. Lafa gelince “partizanlık yapmam” diyen belediye başkanı, belediyedeki MHP’li kadrolaşma iddialarını ise kulak arkası ediyor.

Nizip’te bir tartışma yaşanmaması biraz da meclis üyelerinin kibarlığından kaynaklanıyor.

**

25 yıldır gazeteci olarak belediye meclislerini takip ederim.

Görev dönemi boyunca mecliste hiç konuşmayıp, buna karşın güzel projeler üreten nice meclis üyelerini gördüm.

İktidarın gereği olarak üretmektir; asıl olan.

Muhalefette iken konuşan CHP’li meclis üyeleri ise, masanın kenarına koydukları telefona yan gözle bakarak konuşmaya devam ediyorlar.

Sosyal medyada (sadece facebook) paylaştıkları videolara aldıkları “Aslansın emmioğlu, dayıoğlu adamsın” yorumları ile büyük siyaset yaptıklarına inanıyorlar.

Konuşma değil, üretme zamanı olmasına rağmen sürekli konuşuyorlar.

Meclis üyesi polemik üretirken, belediye başkanının da her söyleme cevap verme ihtiyacı hissetmesi, tartışmaları uzattıkça uzatıyor. Sonuçta belediye, projeleri ile değil polemikleri ile gündemde kalıyor.

Başarı bu unsurda yatıyor aslında; Sonuç odaklı çalışmak.

Çünkü vatandaş konuşulana değil, yapılana bakıyor…

**

Bu olaylar yaşanırken CHP il ve ilçe başkanları nerede?

Yaşanan tartışmaları herkes gibi izliyorlar.

Partilerine mensup bir kişi, belediye başkan yardımcılarını vuruyor, tutuklanıyor, yine ses yok. Disiplin süreci başladı mı bilen yok.

Belediyede çalışan personel, bir başka grup tarafından öldüresiye dövülüyor, ne belediye başkanından ne il ve ilçe başkanından açıklama yok.

Kamuoyunda konuşulan, “şiddet kendilerinde olunca görmezden geliyorlar“ söylemlerini, partiye zarar vermesine rağmen duymazdan geliyorlar.

Sessizlik, parti içi siyasi dengeler yani parti içi siyaset hastalığını ortaya koyuyor. Ama umurlarında değil. 

Kamuoyunda belediye başkanı ile il başkanının küskünlüğü konuşuluyor. Yine sessizlik hakim.

Herkes kendi siyasi geleceği için diğerinin başarısızlığına dua eder duruma gelmiş.

Ama söylemler, “her şey partim için…

**

Milletvekillerini sorarsanız, Pazartesi-Perşembe Ankara’dalar…

Haftanın geri kalan günlerini partilileri ziyarete ayırmışlar. Tartışmaları onlar da bizim gibi izliyorlar.

Genel Merkezin kopan bu kadar kıyameti duymaması imkansız. En azından milletvekillerinin duyurması lazım. Duyup onların da sadece izlemesi ayrı bir tartışma konusu. Genel Merkez’de Gaziantep’ten kim sorumlu, ya da yerel yönetimleri yani belediyeleri kim takip ediyor? Bilen yok…  Belki de öyle bir organizasyon yok. Bir icraat olsa öğreneceğiz

**

Ve partililer…

Yaşananları, tartışmanın bir tarafı olarak takip ediyorlar. Taraf olduklarına desteklerini, sosyal medyada (sadece facebook) yorum yazarak gösteriyorlar. Kime baksanız kendileri en büyük partili, diğer da taraf hain.

Bütün tepki yaşananlara değil, bunları gündeme getiren gazetecilere…

“Ak Parti olsa yazmazdınız” diyorsunuz. Bu yapılan yanlışı değil, yazılmasını eleştiren anlayış, mücadele ettiğiniz siyasi anlayış değil miydi?

Sizin için de önemli olan yanlışı yapanın kim olduğu mu?

**

Siyasetin laf değil, vatandaşın sorunlarına çözüm üretme sanatı olduğu gerçeği bir tarafa bırakılmış.

Burada ana unsur üretmek…

Ama laf ve polemik değil, hizmet üretmek…

Şu geçen bir yıla baktığımızda;

Üretilen polemik ve boş laflarla, üretimsiz geçen her günü ile CHP Gaziantep, iktidara pek de hazır görünmüyor…