14 Mart Tıp bayramı yine laf olsun diye kutlanan özel günlerden birisi. Evet, laf olsun, diye kutlanıyor. Pandemi’nin başında her gün alkışlıyorduk. Büyük fedakârlık yaptıklarını görüyorduk. Bizler düğün, cenaze, akraba ziyareti yaparken, onlar küçücük çocuklarını yakınlarına emanet edip, can kurtarmaya çalışıyorlardı. Virüs taşırız korkusuyla sevdiklerinden uzakta yaşıyorlardı.

Bu süreçte birçok sağlık çalışanı hayat kurtarırken, canından oldu. Ama bizler keyfimizden geri kalmadık.

Alkışlanan süreçten, yumruklanan sürece geldik. Sağlıkta şiddet ocak ayında tavan yaptı. Sudan bahanelerle doktora, hemşireye, sağlık personellerine saldırmaya başladı hasta yakınları. Herkesin yaptığı yanına kaldıkça, şiddet tırmandı. Şiddet uygulandı. Cana kıyıldı. Adam akıllı caydırıcı cezalar verilmediğinden şiddet haberi yapılmayan gün kalmadı.

Sağlık çalışanları grev yaparken bile, görevini aksatmıyor. İş bırakırken, hastasını düşünüyor.

**

Tabi vatandaşın bu rahatlığında birazda yetkililerin suçu var. Şiddet yapanın yanına kalıyor.  Sonra sağlıkçılar hak arayınca, paragöz olarak değerlendiriliyor. Giderlerse gitsin deniyor. Gitsinler de, Kurumun hafızası ne olacak? Bir uzman hekim kolay mı yetişiyor?

Giderlerse gitsinlerle olmuyor?