Araştırmada elde edilen son bulguya göre, esasici eğitim felsefesi inancının geleneksel öğretme-öğrenme anlayışını açıklayan en önemli alt boyut olduğu bulunmuştur.
Özellikle, öğretmenlerin geleneksel öğretme-öğrenme anlayışlarının yordanmasında en önemli değişkenin daimici eğitim felsefesinin olması oldukça anlamlıdır. Çünkü,esasici eğitim felsefesi geleneksel olarak nitelendirilen öğretme-öğrenme anlayışı oldukça benzerlik göstermektedir. Esasici eğitimin temelinde sıkı çalışma, öğrenciyi zorlama, kitap temelli öğretim ve ceza vardır. Geleneksel olarak nitelendirilen daimici ve esasici eğitim felsefesi inançları bugün geleneksel eğitimin bir yansıması olarak değerlendirilmektedir. Geleneksel öğretim temelini geleneksel olarak nitelendirilen eğitim felsefesi inançlarında bulmaktadır. Geleneksel anlayışa dayanan sınıflarda öğretmen merkezde bulunmakta ve öğretme ve öğrenmede geleneksel yöntemler kullanılmaktadır. Bu yüzden, öğrenciler öğrenme sürecine etkin olarak katılamamakta, yalnızca bu süreci pasif bir şekilde izlemektedirler. Geleneksel anlayışa dayanan sınıflarda öğrenci katılımı oldukça kısıtlıdır ve öğretme-öğrenme sürecinin öğrenciler tarafından yönlendirilmesine izin verilmez. Bu görev yalnızca öğretmen tarafından gerçekleştirilir. Geleneksel öğretme-öğrenme anlayışına sahip olan öğretmen sınıfı yalnızca kendisi yönlendirmekte, kararları kendi başına almakta, gücü ve otoriteyi kimseyle paylaşmamakta ve öğretme-öğrenme sürecini yalnızca kendisi şekillendirmektedir (Baş, 2014).
Geleceğin eğitimi; tartışan, eleştirel, yaratıcı ve yansıtıcı düşünebilen, üretici, öğrenmeyi öğrenmiş, bilgi ve iletişim teknolojilerini etkin bir biçimde kullanabilen, vb. bireylere ihtiyaç duymaktadır. Böylesi özelliklere sahip bireylerin ise yapılandırmacı sınıflarda eğitilebileceği düşünülmektedir. Yapılan çalışma sonuçlarına göre; çağdaş olarak nitelendirilen eğitim felsefelerinin yapılandırmacı öğretme-öğrenme anlayışıyla, geleneksel olarak nitelendirilen eğitim felsefelerinin ise geleneksel öğretme-öğrenme anlayışı ile ilişkili çıkması, gelecekteki eğitim sistemlerinde yapılandırmacı öğretmenlerin yetiştirilmelerinin hangi eğitim felsefeleri ile mümkün olduğu ortaya konulmuştur.
MEB’in, 2005 yılında yaptığı eğitim felsefesi ve müfredat değişimi yapılandırmacı yaklaşım temelinde olmuş fakat görev yapmakta olan öğretmenleri bu doğrultuda eğitme konusunda yeterli çaba gösterilmemiştir. Okullarımızda halen yapılandırmacı yaklaşıma uygun müfredata göre hazırlanmış içerikler ve ders materyalleri olmasına rağmen, öğretmenlerin geleneksel olarak nitelendirilen daimici ve esasici eğitim felsefesi inançları doğrultusunda öğrenme-öğretme süreçlerini icra ediyor olmaları düşündürücüdür.
Bu konuda MEB’in yapamadığını, veliler yapacak, velilerin, tercihlerini çağdaş olarak nitelendirilen eğitim felsefesi inançlarına uygun, çağdaş bir eğitim yaklaşımı olan yapılandırmacı öğretme-öğrenme anlayışını benimseyen öğretmenler doğrultusunda kullanmaları sayesinde, belki de süreç olumlu yönde ilerleyecektir.
Kaynaklar
Baş, G. (2014). İlköğretim öğretmenlerinin öğretme-öğrenme anlayışlarının bazı değişkenler açısından değerlendirilmesi. Dicle Üniversitesi Ziya Gökalp Eğitim Fakültesi Dergisi, 22, 18-30.
Baş, Gökhan (2015). Öğretmenlerin Eğitim Felsefesi İnançları ile Öğretme-Öğrenme Anlayışları Arasındaki İlişki. Eğitim ve Bilim Cilt 40 (2015) Sayı 182 111-126.
Doğanay A. ve Sarı, M. (2003). İlköğretim öğretmenlerinin sahip oldukları eğitim felsefelerine ilişkin algıların değerlendirilmesi. Türk Eğitim Bilimleri Dergisi, 1(3), 321-337.