Özel ve kamu ayrımı yapılmaksızın kurum ve işyerlerinde çalışma barışı ve düzenin sağlanması için önceden belirlenmiş normatif düzenlemelere ihtiyaç vardır. Bunların aksine davranılması veya çiğnenmesi durumunda disiplin yaptırımları öngörülmüştür. İdarelerin kamu hizmetlerini gerektiği gibi yürütebilmeleri için disiplin kuralları ve yaptırımlarına ihtiyaçları bulunmaktadır.

Bu açıdan ülkemizde de, 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun disiplin soruşturmaları ile ilgili hükümleri, memurlarla ilgili soruşturmaları ve soruşturma süreci ile ilgili hükümleri içermektedir.

Milli Eğitim Bakanlığı merkez ve taşra teşkilatında soruşturmalar, memurların mahiyetine göre Bakanlık Teftiş Kurulu ve İl Milli Eğitim Müfettişleri Başkanlığı tarafından yürütülür ve muhakkiklik görevleri genellikle müfettişler, bazı durumlarda da okul müdürlükleri tarafından yerine getirilir.

İdari Soruşturmanın Amacı Nedir?

İdari soruşturmanın amacı, memur hakkındaki zan veya iddiaya konu olan olayların tüm açıklığı ile ortaya çıkarılması, bir disiplin suçu mevcut ise fail -ya da faillerin- şüpheye yer bırakmayacak şekilde belirtmesi ve ilgililerin idari, hukuki, cezai sorumluluklarının ortaya konulmasıdır. Herhangi bir disiplin cezasına konu edilen olayın aydınlatılabilmesi için olayın mahiyetine göre belgelerin inceletilmesine olayla ilgili kimselerden bilgi alınması sanık ve tanıkların dinlenmesi gereklidir.

Yapılan soruşturma sonucunda hazırlanan soruşturma raporları, soruşturulanın mevzuatın emrettiği hususları yapmadığı, sorumlulukları yerine getirmediğinden bahisle yasal anlamda öngörülen bir disiplin suçu işlediği tespitiyle disiplin cezası ile tecziyesi amaçlanır. Soruşturmacı soruşturma sürecindeki bilgi ve belgelerden hareketle bir disiplin suçunu sabit görürse, bu bölümde mevzuatça belirlenen disiplin suçlarından hangisine soruşturulanın iş ve/veya işlemlerinin ya da tutum ve davranışlarının uygun düştüğünü tanımlayarak, uygulanacak disiplin cezasını kanunsuz ceza olmaz ilkesine uygun olmak üzere belirler.

Kuşkusuz ki, soruşturmacının bu tanımlaması, öneri niteliğinde olup, disiplin cezası vermeye yetkili amir ve kurulları bağlamaz.

Soruşturma raporları, niteliği itibariyle ilgili kişiler üzerinde hukuki bir netice doğurmaz. Bunlar hazırlık işlemi niteliğinde olup bağlayıcılıkları doğaları itibariyle mümkün değildir. Soruşturma süreci iki evreden oluşur. İlk evresinde müfettiş inceleme, değerlendirme ve nitelendirme yaparak soruşturmaya konu olayın objektif tanımı ve fotoğrafını verir. Bu ilk evre de ilgilisi hakkında bir sonuç doğmamıştır. İkinci evrede ilgilisi hakkında hüküm ve sonuç doğuran karar aşaması bahse konu olur. Soruşturma raporları öğreti ve Danıştay kararlarında açıkça ifade edildiği üzere tek başına dava konusu edilemeyen idarenin bir işlemidir. Teknik anlamda hazırlık işlemi kategorisine dâhildir.

Bu konuda çok sayıda yerel mahkeme ve Danıştay kararı mevcuttur. Bu kararlardan bazıları aşağıdadır:

1-Dan. 2.D., 5.10.2007, E.2005/2684, K.2007/3695. Sayılı Danıştay kararında “…soruşturma raporu düzenlenmesi tek başına hukuki sebepler doğuran, davacının hukuki durumunda değişiklikler yapan idari davaya konu olabilecek kesin ve yürütülebilir işlemler niteliğini taşımadıkları gibi soruşturma raporu bir bütün olup sonucuyla etki doğurduğundan, raporda yer alan bölümleri ayrıca dava konusu yapma olanağı da bulunmadığından, istemin incelenmeksizin reddi gerekli(dir)” ifadeleri yer almakta,

2-Dan. 8. D, 13.6.2012, E.2010/4870, K.2012/5019 sayılı Danıştay kararında “Soruşturmacıların, soruşturma usulüne ilişkin olarak belirlenmiş kurallara uyarak tamamladıkları soruşturmada ulaştıkları sonuç bir teklif niteliğinde olup ilgililerin hukuki durumuna etki eden işlemler ise disiplin cezası vermeye yetkili amirler tarafından oluşturulmaktadır…”Hükmü yer almakta,

3-Dan.2.D. 18.5.2001, K:2001/1372, E:2001/588. Sayılı kararında “müfettişlik bilgi ve tekniğine uygun olmayan eksik inceleme yaptıkları ileri sürülmekte ise de; soruşturmacı olarak ortaya konulan görüşlerin mutlak anlamda karar veren makamı bağlayıcı özelliği bulunmadığı ve soruşturmacının görüşünden dolayı suçlanamayacağı anlaşıldığından…” hükmü yer almakta,

Dan.5. D., 26.03.1986, E.85/1410 K.86/378 Sayılı Danıştay kararında “…bu kanaatin gerçeğe uymadığı, konunun soruşturmayla derinliğine incelenmediği, böylece müfettişin görevini yapmadığı yolundaki iddia, dava konusu işlemin tesisi açısından hukuken geçerli bir sebep olamaz. Bu durumda, hukuken geçerli bir neden olmaksızın, kanunun verdiği takdir yetkisine dayanılarak ve kazanılmış hak aylığının korunduğundan bahisle davacının müfettişlik görevinden alınarak, öğretmenliğe atanmasında mevzuata uyarlık görülmediğinden dava konusu işlemin iptaline karar verildi.” hükmü yer almaktadır.

Teftiş Kurulu İcrai Bir Makam Değildir!

Bu kadar net ve açık söz konusu raporlara bağlayıcılık atfetmek, bir denetim organı olan teftiş biriminin icrai karar alan birim haline dönüşmesi demek olur ki, bu durumu, ne kamu yönetimiyle ne teftiş sisteminin doğasıyla bağdaştırmak mümkündür. Müfettiş raporları, soruşturma ve iddia konusu olayların hukuksal, olgusal ve vakıa boyutlarıyla objektif tespiti niteliğindedir. Bir mütalaadır. Uygulamada müfettişlerce getirilen önerilerin yürütülmesi, idari makamların takdirinde olan bir olgudur. İdare, gerekli ve uygun görüyorsa söz konusu raporu ve getirilen önerileri dikkate alıp uygular ve bunu bir idari işlem niteliğine kavuşturur, aksi durumda ise itibar etmez, bir görüş olarak kalır.”

Disiplin Amirleri Noter Değildir!

Bu kararlar ortadayken, kimi il ve ilçe milli eğitim müdürlüklerinin ve disiplin amirlerinin, muhakkikler tarafından hazırlanan soruşturma raporlarını mutlak ve bağlayıcı bir teklifmiş gibi değerlendirerek, adeta noter gibi onaylayıp, idari işlem tesis etmesi nasıl açıklanabilir?

Özellikle de, soruşturma raporundaki idari tekliflerin (Sürgün veya yöneticilik görevinden alınma.) akıl süzgecinden geçirilmeden uygulanarak, telafisi zor mağduriyetler yaratması, il ve ilçe milli, eğitim müdürlüklerinin görevi ihmal ve görevi kötüye kullanma suçlamalarıyla karşı karşıya kalmasına neden olacaktır. Bu anlamda, ilgili makamların, soruşturma raporlarında getirilen disiplin, idari ve mali teklifleri tekrar tekrar incelemeleri, hem kendileri açısından, hem de memurlar açısından hayati önemdedir.

Kaynaklar

Prof. Dr. Ender Ethem ATAY. MÜFETTİŞLERİN HAZIRLADIKLARI DİSİPLİN SORUŞTURMA  RAPORLARINDAN DOLAYI SORUMLU TUTULABİLİRLİĞİ SORUNU.

Mahmut GÖKPINAR, “Müfettişlerin Düzenlemiş Oldukları Soruşturma Raporlarının Hukuksal Niteliği ve Buna Bağlı Sorumluluklar -Sonuçlar-“, Terazi Hukuk Dergisi, Ağustos 2009