Kim yardıma muhtaç kim değil bilemiyoruz. İnsanlar isterken utanmıyor. Yapılan her yardımdan almaya kalkıyor. Devletin yaptığı her yardımı almaya kendine hak görüyor. İş biliyorsun diye, yada çevrenden sana yol gösteren var diye ihtiyacın olmayan bir yardımı neden alırsın?
Çok daha mağdur insanlar, nereye başvuracağını bilemediğinden, hakkı olan sosyal yardımlardan faydalanamıyor. Hak etmeyene tanıdığı var diye yapılan yardım iyilik değil kötülüktür. İhtiyacı olanın hakkından çalıyorsun.
Hak etmeyen kendi alıyor. Daha başkasına da akıl veriyor. Yapmayın ne olur?
Siz kötülüğü yayıyorsunuz, hakkı olan mahrum kalıyor.
Bugünkü, yazımı biraz düşündüren küçük bir hikaye ile bitirmek istiyorum.
“Çölde devesiyle birlikte yürümekte olan bir çöl insanı güçlükle hareket eden, susuzluktan ölmek üzere olan bir adama rastlamış.
Adam Allah rızası için su istemiş. Devesinden inip bir çare adama suyundan vermiş. Suyu içen adam birden çöl insanını ittiği gibi deveye atlayıp kaçmaya başlamış. Çöl insanı arkasından bağırmış:
– Tamam deveyi çalıyorsun ama senden bir ricam var. Sakın bu olandan kimseye bahsetme.
Bu isteği anlamsız bulan hırsız şaşırmış ve neden diye sormuş…
– Eğer bu yaptığını anlatırsan, bu dilden dile yayılır ve insanlar bir daha çölde yardıma muhtaç birini görünce yardım etmezler.”
Hayat akarken yaptığınız iyiliklere, kötülükle bile cevap verseler, yardıma ihtiyaç duyacak bir sonraki için yardımseverliğe devam etmek gerekir.
İyilik gibi kötülük de bulaşıcıdır.