Siyaset öyle bir hâl almış ki, en iyi silah yalan-yanlış muhatabı kötülemek, gerçekleri bile, bile gizleyip, olayları saptırarak zahiri olaylar yaratmak haline gelmiş.

Özellikle siyasetin, tek partili yürütüldüğü günlerde yaşanan sıkıntılar, günümüz bazı siyasetçileri için sermaye oluvermiş.

Aslında, bugün kötü gösterilen o günleri, insan okuyup öğrenince, anlayınca ne kadar büyük başarılara imza atıldığını görecektir.

xxx

Ben İkinci Dünya Savaşını yaşamış biriyim. Bildiklerimi siz sayın okuyucularımla paylaşmak istedim.

Önce şunu belirtmeliğim; Türkiye Cumhuriyeti, kurulduktan sonra büyük bir yük altına girmiştir.

Şöyle ki;

Ülkeyi yönetenler, Osmanlı İmparatorluğunun borç olarak bıraktığı iki milyon altını bir yandan ödüyor, bir yandan da ülkenin kalkınması için, mevcut durumun yetersizliğine rağmen, çabalıyordu.

Öyle ki, yapılan ilk beş yıllık kalkınma planı sonucunda Türkiye, dünyada birinci olmuştur.

Ülke demir ağlarla örülüyor; fabrikalarının bacaları tütmeğe başlıyor; yerli sermaye ile bankalar kuruluyor. Diğer taraftan eğitim için büyük çabalarla çalışmalar sonuç veriyor. Sekiz yıl sürecek “Millet Mektepleri” cehalete son vermek için faaliyet gösteriyor.

Her konuda yasalar çıkarılarak, şeriata göre verilen hükümlere son veriliyor.

1939 yılına kadar gayretler sürüyor.

Sonuç olarak Türkiye doğuyor.

Ki bu dönemde bir yandan dış borçlar ödenirken imar ve ekonomi için büyük yatırımlara girişiliyor.

xxx

Tek partili dönemin tümünü bu sütunlara sığdırmak o kadar kolay olmasa gerek. Örneklerle açıklamakla yetineceğim.

Örneğin ilk 5 yıllık plan sonuçlarına bir göz atalım:

a) İşletmeye açılmış olanlar: Bakırköy, Kayseri ve Ereğli Dokuma Fabrikaları; İzmit Kağıt, Zonguldak Sömikok, Paşabahçe Cam ve Şişe, Isparta Gülyağı Fabrikaları.

b) Kısa süre sonra işletmeye açılmış olan fabrikalar: Nazilli Basma, Bursa Merinos, Gemlik Sun’i İpek, İzmit İkinci Kağıt ve Selüloz, Ereğli Mensucat, Ergani Bakır Fabrikaları.

Burada önemli bir noktaya temas etmek istiyorum. Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan, tarımdan çok tarım endüstrisinin önemli olduğunu söylemişti.

1936 yılında Merinos Fabrikası işletmeye başlayınca, ülkemizde Merinos Koyunlarının üretilmesi için çalışılmış ve başarıya ulaşılmıştı.

Bugün ülkemizde, tarım endüstrisi kurulsa bile maalesef gerekli birçok hammaddenin ithali yoluna gidilmektedir.

c) Temeli atılacak fabrikalar: Malatya Bez, Karabük Demir ve Karabük Çimento Fabrikaları.

ç) Yapılması planlananlar: Kimya, Kendir ve Seramik Endüstrileri.

d) Çalışan ve temeli atılan şeker fabrikaları: Alpullu, uşak, Eskişehir, Turhal.

xxx

1935 yılında maden üretimimizden ton olarak bazıları: 150.514 Krom, 11.992 Zımpara, 69.148 Linyit, 4.450 Galen, 5 Kurşun, 11.645 Blend, 15.600 Manganez, 131.176 Çimento,…

xxx

Kabotaj hakkını ülkemize tanıyan yasadan önce, Türk gemilerinin safi tonajı 143.286 idi. Bunun 46.457’si devletin, 87.829’u da özel kişilerindi. Yasadan sonra, birçok gemiler çürüğe çıkarıldığı halde Türk Bayrağı taşıyan gemilerin tonajı 200.855’3 çıkmıştır.

xxx

Bu arada 1936 yılında birçok ülkelerle ticari anlaşmalar yapılmıştır. Bu konuda Almanya, Avusturya, Çekoslovakya, İngiltere, İspanya, İsveç, İsviçre, İrlanda, Polonya ve Yugoslavya ile yapılan ticari anlaşmaları sayabiliriz.

xxx

. “Demir ağlarla ördük Anadolu’yu dört baştan” konusunu daha önce yazdığım için tekrarında gerek duymuyorum.

xxx

1927 ile 1935 arası ülkemizdeki enflasyona bir göz atalım. 100 kağıt lira ile alınabilen altın (7.2 gr.) liranın seyreni gösteren şu cetvele dikkatinizi çekerim:

Sene-Ay 1927 1928 1929 1930 1031 1932 1933 1934 1935

----------- ------- ------- ------- -------- -------- ------- ------- ------- -------

Ocak 11,54 11,79 11,17 10,79 10,72 10,71 10,71 10,72 10,72

Şubat 11,56 11,57 11,28 10,59 10,71 10,78 10,70 10,75 10,77

Mart 11,54 11,54 11,22 10,64 10,73 10,74 10,74 10,78 10,76

Nisan 11,74 11,66 11,24 10,69 10,73 10,75 10,77 10,79 10,78

Mayıs 11,96 11,72 11,10 10,69 10,77 10,73 10,77 10,75 10,77

Haziran 11,89 11,71 11,96 10,81 10,81 10,75 10,77 10,74 10,70

Temmuz 11,71 11,63 11,97 10,76 10,77 10,72 10,72 10,71 10,69

Ağustos 11,45 11,80 10,91 10,69 10,79 10,70 10,72 10,70 10,71

Eylül 11,63 11,85 10,99 10,77 10,82 10,73 10,71 10,69 10,72

Ekim 11,12 11,66 10,87 10,76 10,74 10,73 10,70 10,70 10,71

Kasım 11,01 11,49 10,72 10,72 10,74 10,73 10,70 10,73 10,74

Aralık 11,85 11,32 10,56 10,70 10,68 10,68 10,71 10,71 10,70

---------- -------- -------- --------- -------- --------- --------- --------- --------- --------

Ortalama 11,76 11,65 11,00 10,72 10,75 10,73 10,73 10,74 10,74

Bu tabloya göre 1935 yılı Aralık ayında 100 kağıt liraya 10 adet Cumhuriyet altını il3 3 çeyrek altın alınabiliyor.

xxx

1939’da 2. Dünya Savaşı, İnönü’nün çabaları karşısında Türkiye’nin savaşa girmemesine rağmen çok sıkıntılar yaşanmıştır.

Kimileri, yaşanan bu sıkıntıları oy avcılığı için, gerçekleri saptırarak kullanmışlardır.

Bu gerçeklere göz atalım:

-“Camilerde atlar kaldı” diyorlar. Bu külliyen yalandır. Evimiz Şehreküstü’deydi. Savaş başladığında sekiz yaşındaydım. Ağa Cami evimize 50-60 metre mesafedeydi. Burası kışla gibi kullanılmıştır. Hayvanı falan hiç görmedim.

Her an savaşa girilebilir düşüncesiyle silâhaltına alınanlar çoktu. Ancak bu fazlalığı alabilecek kışla fazla olmadığından, zorunlu olarak erler camilerde yatırılmıştı.

-“Silolarda buğday dolu olduğu halde halka kara ekmek yedirdiler” diyenler yazacaklarımı iyi okusunlar.

Köylerde üretimde bulunan gençler silâhaltına alınınca özellikle gıda ile ilgili maddeler azalmıştı. Evet, silolarda buğday vardı; ancak savaşa girildiği takdirde ordunun beslenmesi, savaşabilmesi için hazır tutuluyordu.

Buna karşın halka, gilgildarı gibi hububatlardan ekmek yapılıyordu. Karne ile alınan ekmeği sıcakken yemezseniz acıyordu ve de yönetim haklıydı.

-Birçok mal karaborsaya düşmüştü. Bunu da söz edenler olmuştur.

İthalat ve üretim olmadığı zaman, açıkgözlerin ve ticari ahlaktan yoksun olanların, aşırı kâr düşüncesiyle karaborsacı olmuşlardır.

xxx

Tek partili dönemden şikâyet edenlerin, şikayetlerinin yanı sıra o döneme ait tarihi okumaları, araştırmalarda bulunduklarında, yanlış yolda olduklarını göreceklerdir.

Her hükümetin yaptığını beğenmek olanaksızdır. O günün hükümetleri nasıl beğenilmiyorsa, bugünün hükümetlerinin yaptıkları her şey de beğenilmeyebilinir.