Disiplin soruşturması,  bozulduğu varsayılan kısmi düzenin yeniden tesis edilmesi için disiplin suçuna konu eylemin cezalandırılması amacıyla yapılan, kendine özgü işleyiş ve özelliklere sahip olan bir inceleme ve araştırma faaliyetidir. Disiplin amiri ise bu inceleme ve araştırma faaliyetinin yürütülmesinden sorumlu yetkilidir.

Disiplin amirleri, kendilerine mevzuat tarafından verilen yetkileri kullanırken, bozulan idari sistemin düzeltilmesi ve yaşanan işlem ya da eylemde gerçeğe varmak amacıyla, taraf tutmadan inceleme yapan, hüküm veren, objektif/nesnel davranmak durumunda olan kamu görevlileridir.

Her ne kadar, disiplin soruşturmalarında, delil ve ispat konusu adli soruşturmalarda olduğu gibi kesinlik taşımasa da, özellikle klasik idare hukuku ile ceza hukukunun kesiştiği bir noktada bulunan bu soruşturmalarda, idare ve ceza hukukuna ait ilkeler nitelikleri itibariyle uygulanabilmektedir. Ayrıca normlar hiyerarşisine göre Anayasa ve uluslararası sözleşmelerde yer alan hükümlerden örneğin suçta ve cezada kanunilik ilkesi, kanunu bilmemek mazeret sayılmaz ilkesi, suç ve cezaların  geçmişe yürüme yasağı, lehe kanunun uygulanması, hukuka aykırı bulguların delil olarak kullanılamaması, savunma hakkının kutsallığı ve sınırlandırılamaması, ölçülülük ilkesi, cezaların şahsiliği ilkesi, aynı fiilden dolayı bir kez ceza verilir ilkesi, eşitlik ilkesi gibi pek çok kurum bütün disiplin soruşturmalarında uygulama alanına sahiptir.

Disiplin soruşturmalarında, soruşturma sonuçlandıktan sonra dosya, disiplin amiri veya disiplin kurulunun önüne geldiğinde, disiplin amiri veya kurulun geniş bir takdir yetkisi vardır. Bu takdir yetkisi 657 Sayılı DMK’nin 125/L ve 126.maddelerinde düzenlenmiştir. 125/L bendinin, 3.paragrafında, “Geçmiş hizmetleri sırasındaki çalışmaları olumlu olan ve ödül veya başarı belgesi alan  memurlar için verilecek cezalarda bir derece hafif olanı uygulanabilir.” hükmü; 126.maddede ise “Uyarma, kınama ve aylıktan kesme cezaları disiplin amirleri tarafından; kademe ilerlemesinin durdurulması cezası, memurun bağlı olduğu kurumdaki disiplin kurulunun kararı alındıktan sonra, atamaya yetkili amirler il disiplin kurullarının kararlarına dayanan hallerde Valiler tarafından verilir… Disiplin kurulu ve yüksek disiplin kurulunun ayrı bir ceza tayinine yetkisi yoktur, cezayı kabul veya reddeder. Ret halinde atamaya yetkili amirler 15 gün içinde başka bir disiplin cezası vermekte serbesttirler.” hükmü yer almaktadır.

Bu hükümlere göre, atamaya yetkili amir tarafından görevlendirilen soruşturmacı, raporunu tamamlayıp disiplin amiri veya disiplin kuruluna teslim ettikten sonra amir veya kurul, disiplin soruşturması sonucu teklif edilen cezayı aynen vermek zorunda değildir. Amir veya kurulun hem bir alt ceza verme, hem de cezayı kaldırma yetkisi vardır. Bu takdir yetkisinin kullanılması veya kullanılmaması amir veya kurulun yetkisindedir ancak Amir veya kurul, kararlarını verirken, eşitlik ve ölçülülük ilkelerini mutlaka göz önünde bulundurmalıdır.

Disiplin amirleri ve disiplin kurulları önlerine gelen her dosya için Anayasada ifadesini bulan eşitlik ilkesini esas almalıdırlar. Anayasa 10.maddesinde eşitlik ilkesi açıkça yer almıştır. Bu maddeye göre “Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür…Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz. Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.” 

Ölçülülük ilkesi ise “elverişlilik”, “gereklilik” ve “orantılılık” olmak üzere üç alt ilkeden oluşmaktadır. “Elverişlilik”, başvurulan önlemin ulaşılmak istenen amaç için elverişli olmasını, “gereklilik” başvurulan önlemin ulaşılmak istenen amaç bakımından gerekli olmasını, “orantılılık” ise başvurulan önlem ile ulaşılmak istenen amaç arasında olması gereken ölçüyü ifade etmektedir. Bu ilkeye göre de, verilecek disiplin cezasının elverişli, gerekli ve orantılı kısaca ölçülü olması zorunludur.

Bu anlamda, disiplin amirleri veya  disiplin kurulları, karar verilmek üzere önlerine gelen dosyaları titizlikle incelemeli, eşitlik ve ölçülülük, suçta ve cezada kanunilik, kanunu bilmemek mazeret sayılmaz, suç ve cezaların geçmişe yürüme yasağı, lehe kanunun uygulanması, hukuka aykırı bulguların delil olarak kullanılamaması, savunma hakkının kutsallığı ve sınırlandırılamaması, cezaların şahsiliği, aynı fiilden dolayı bir kez ceza verilir ilkelerini dikkate almalı özellikle de bütün çalışanlara karşı objektif/nesnel bir yaklaşım sergilemelidirler.