Gizli olmak, bir şeyin iç yüzünü bilmek gibi anlamlara gelen “Batın” kelimesinden türeyen “Bâtınilik” kelimesi, gizli olan bir şeyin iç yüzünü bilenler anlamına gelir. Bâtınilik, başta dini metinler olmak üzere evrendeki her şeyin açık yani zahir ve gizli yani “bâtın” şeklinde iki anlama sahip olduğunu ve bâtının bilgisine sadece belli özel insanların erişebileceğini savunan görüştür.
Bâtıniliğin dini açıdan temel iddiası şudur: Kuran’ın iç, öz, temel, yani Bâtıni anlamına erenler için Kuran’ın dış anlamları yani zahiri anlamları gereksizdir. Örneğin Bâtıni yoruma göre, eğer namaz kılmanın amacı Allah’a yaklaşmaksa, Allah’a yaklaşmış olanların namaz kılması gerekmez. Bâtıniler, Kuran’ın asıl anlamını bildiğine inandıkları bir imamın önderliğinde toplanırlar. Bu imam bazen peygamber hatta Tanrı yerine konulabilir.
İslam’da ayrılıkla başlayan “halef” tartışmasının bir uzantısı olarak meydana gelen Bâtınilik, yapılan propagandalarla geniş kitlelere ve coğrafyalara ulaşmıştır. Büyük Selçuklu topraklarına da bu sayede ulaşan Hasan Sabbah tarihte önemli bir yere sahiptir. Alamut Kalesinde kurduğu teşkilatı civar bölgelere de taşıyıp faaliyetlerini artırmış, eski Bâtıni düşüncelerini yeniden canlandırmıştır. Bâtinilere, yeni bir kimlik kazandıran Hasan Sabbah daha sonra bunu siyasi bir düzene dönüştürmüştür. Hasan Sabbah, Sünni halka kendi görüşlerini kabul ettirmek ve mevcutta varolan sosyal, dini ve siyasi düzeni yıkmaya çalışmıştır. Bu çalışmaların büyük çoğunluğunu Dailer aracılığıyla yaptığı propagandalar ile ya da adam kaçırıp, halkı katledip, bölgeyi yağmalayarak ele geçirmiş ya da uygun gördüğü yerlere kaleler inşa ettirmiştir.
Hasan Sabbah’ın kurduğu yeni anlayışla birlikte teşkilat yapısında da değişiklikler görülmektedir. Buna göre organize ettiği teşkilat kademeleri şöyledir: Dailer, refikler, fedailer, mezhep bekçileri ve halk. Özellikle Hasan Sabbah tarafından teşkilat yapısına eklenen Fedailer dönem itibariyle çok fazla ses getirmişlerdir. Hasan Sabbah tarafından eğitilen bu kişiler özel suikast grubudur. Suikastlarını çoğunlukla Hançer ile yapmışlardır.
Bâtıniler, Selçuklu feodal düzenine karşı ayaklanmaya hazır olan köylüler ve kentli alt tabakalar arasında da taraftar buldular. Ancak tarikatın önde gelenlerinin de gittikçe zenginleşmesi ve feodalleşmesi bu süreci engelledi.
Üç büyük Selçuklu sultanı döneminde (Melikşah, Muhammde Tapar, Sancar) Alamut ve civar kalelerde devamlılıklarını koruyabilen, mücadelelerini sürdüren Hasan Sabbah öncülüğündeki Bâtıniler, biraz da Büyük Selçuklu İmparatorluğu’nda yaşanılan karışıklıklardan yararlanarak uzun süre varolabilmişlerdir. Özellikle önce ünlü vezir Nizamü’l-Mülk’ün suikasta kurban gitmesinin ardından, Sultan Melikşah’ın ani ölümü ve ardından çıkan taht mücadeleleri Bâtınîler için önemli bir dönüm noktası olmuştur. Büyük Selçuklu tahtı için Sultan Berkyaruk ve Sultan Muhammed Tapar arasında kıyasıya bir mücadele verilirken Bâtıniler suikastlarını sürdürmüş, yeni kaleler ele geçirmiş ve yayılmışlardır. Berkyaruk tahta geçene kadar Bâtıniler gizli bir şekilde devlet bünyesinde de faaliyetlerini sürdürmüşler ve birtakım önemli devlet adamları da Bâtınileri destekler duruma gelmiş ve hatta Berkyaruk’un da Bâtıni olduğu ileri sürülmüştür.
Bâtıniler, bu dönemde çok ileri giderek Selçuklu ordusuna bile sızabilmişlerdir. Berkyaruk, tahtı elinde tutmaya çalışıp dış meselelerle uğraşırken, onlar çok iyi teşkilatlanmışlar, hatta Müslüman halka da korku salmışlardır.
Berkyaruk’un ölümü ile birlikte, Selçuklu tahtına Sultan Muhammed Tapar geçerken Bâtıniler davalarına devam etmişlerdir. Selçuklu sultanları arasında Bâtınilerle en sistemli ve düzenli mücadele eden o olmuştur. Bâtınilerin önemli kalelerinden biri olan Şahdiz Kalesini ele geçirip, Alamut Kalesine de defalarca seferler düzenlemiştir. Alamut tam ele geçirilecekken Sultan’ın ölümü Bâtınileri neredeyse yok olmaktan kurtarmıştır. . Ve böylece Sultan Muhammed’in ölümü ile taht mücadeleleri yeniden başlamıştır. Büyük Selçuklu İmparatorluğu parçalanma sürecine girerken, Bâtıniler de kaybettikleri kaleleri yeniden ele geçirmek için mücadele vermişlerdir.
Sultan Muhammed Tapar’ın ölümünün ardından artık Hasan Sabbah doğrudan doğruya Sultan Sancar ve şehzadeler ile bizzat mücadele içine girmiştir. Büyük Selçuklu İmparatorluğu’nun ikinci imparatorluk dönemi sayılan bu dönem çok karışık bir dönemdir. Özellikle Sultan Sancar yeğeni ile sürdürdüğü taht kavgası sonucunda Büyük Selçuklu İmparatorluğu zayıflama içine girmişken, Bâtıniler için de güçlenme süreci yeniden başlamıştır.
Sultan Sancar’ın ölümünün ardından küçük beylikler arasında parçalanmaya başlayan Selçuklu İmparatorluğu dağılırken Harezm bölgesinde yeni bir güç olarak Harzemşahlar bağımsızlıklarını ilan edip yayılmacı bir politika izlemeye başlamışlardır. Harzemşahlar önce Horasan’ı daha sonra Hindistan ve Anadolu arasındaki bölgeyi ele geçirmişlerdir. Bunun sonucunda Bâtıniler Harezmşahlılar ile karşı karşıya gelmişlerdir. Ancak bu arada Bâtıniler Harzemşahlarla uğraşırken o bölgenin tümünü yakıp yıkan Moğollar Bâtınileri dağıtmış, tüm kalelerine ulaşmış ve yakıp yıkmıştır. Alamut ile diğer bütün kaleler Moğollar tarafından yerle bir edilmiştir.
El-Gazali, onlar hakkında şöyle diyordu; Islah olmalarına olanak yoktur, onlarla tartışıp akıl öğretmek anlamsızdır, o bakımdan kan dökülüp köklerini kazımak lazımdır.
Sonuç olarak uzun yıllar dini açıdan gelişen daha sonra siyasi kimlik kazanan Bâtıniliğin Hasan Sabbah ve daha sonra halefleri tarafından organize edilen Nizari kolu Anadolu tarihinde önemli bir konuma sahiptir ve geçmişten günümüze ses getirmiş ve tartışma konusu olmuştur. Özellikle Alamut Kalesi, fedailerin yaptığı suikastlar, gerçekliği olmayan yani kaynaklarda bahsedilmeyen ama günümüz edebi eserlerinde anlatılan cennet bahçesi ve hikayeleri, onların doktrinleri ve gizlilikleri, propaganda usulleri, teşkilat yapıları, Suriye ve civar bölgelere izledikleri yayılma politikaları, çeşitli yollar ile ele geçirdikleri ya da uygun yerlere inşa ettirdikleri kaleleri ve Büyük Selçuklu sultanlarının ve emirlerinin bir türlü ortadan kaldırmayı başaramadıkları Bâtıniler Anadolu’daki dinsel muhalefet hareketleri tarihi açısından önemli bir yere sahiptir.
Kaynaklar
https://tarihibilgi.org/batinilik/
Ayşe Atıcı.(2005). BÜYÜK SELÇUKLU İMPARATORLUĞU’NDA BÂTİNÎ HAREKETİ (Hasan Sabbah ile İlk Halefleri ve İran Nizârî İsmâilîleri )
Ernst Werner (2016). Büyük bir devletin doğuşu Osmanlılar (1300-1481) Yordam Kitap