Cumhuriyetin kuruluşunun 100’ü yıldönümü, yaklaşan Cumhurbaşkanlığı seçimi ve ekonomik krizden çıkış beklentileri arasında 2023 yılına girdik.

2023 yılı, eğitim sistemimiz ve sistemden etkilenen bütün yurttaşlar açısından oldukça önemli.

Eğitim sisteminin paydaşlarının dinamik yapısı, eğitimin, bir ülkenin geleceği için son derece önemli olması, geçmişten bugüne biriken devasa sorunlar ve son dönemde öğretmenlik mesleğiyle ilgili sorunların girift bir hal alması, toplumun bütün kesimlerinin Milli Eğitim Bakanlığından acil bir eylem planı açıklaması beklentisine yol açtı.

Bu beklentileri şöyle sıralayabiliriz:

Yüz bin öğretmen ataması

Eğitim sistemimizde yer alan ‘Ücretli öğretmenlik’ statüsü genç meslektaşlarımız arasında hayal kırıklığına yol açmakta, kadrolu öğretmen ataması yerine üçte bir ücretle ücretli öğretmen istihdam edilmesi MEB’e olan güveni sarsmaktadır. Sistemde yüz binin üzerinde norm kadro açığı varken, MEB’in yüz bin öğretmen ataması yerine ücretli öğretmen istihdam etmesi, genç meslektaşlarımızın geleceğe olan inancını yok etmektedir.

Çare amasız, fakatsız yüz bin öğretmen ataması yapmaktır.

Bütün öğrencilere ücretsiz okul yemeği

Ekonomik krizin ulaştığı devasa boyut, bozulan gelir dağılımı, emek gelirlerinin GSMH içindeki azalan payı nedeniyle sosyoekonomik açıdan dezavantajlı durumda olan kesimlerin çocukları adeta açlığa terkedilmiş durumdadır. MEB’in, 2023 yılında okul öncesi öğrencilerine sağlamayı karar altına aldığı okul yemeği projesi, zaman geçirilmeden ilk ve orta öğretim öğrencilerine de yaygınlaştırılmalıdır.

İlkokulun beş yıla çıkarılması

2012 yılında bu yana uygulanan 4+4+4 eğitim reformunun ilkokulları 4 yıla indirmesi, somut işlemler çağındaki ilkokul 5.sınıf öğrencilerinin ortaokullarda heba olmasına yol açmış, yapılan araştırmalarda 5.sınıf öğrencilerinin başarı oranlarında düşüşler olduğu sonucu ortaya çıkmıştır. Bunun yanında, 5.sınıf öğrencilerinin psikolojik olarak da ortaokul öğrencileriyle bir arada olmalarının sorun yarattığı bütün uzmanlarca kabul edilen bir gerçekliktir. Bu nedenle ilkokul yeniden beş yıla çıkarılmalıdır.

İlkokullarda beceri ve yetenek derslerine branş öğretmenleri girmelidir.

Beceri ve yetenek dersleri özellikle beceri ve yetenek isteyen derslerdir. Sınıf öğretmenleri ne kadar eğitim alırsa alsın, yetenekleri olmayan bir alanda yeterince başarılı olamaz. Her öğretmenden hem müzik alanında, hem beden eğitim alanında, hem de görsel sanatlar alanında başarı beklemek doğru değildir. Bu anlamda ilkokullarda bu derslere ilgili branş öğretmenleri girmelidir.

Okul öncesi eğitimin zorunlu hale getirilmesi

Okul öncesi eğitimin, bütün eğitim kademeleri için ne derece önemli olduğunu tekrar etmeye gerek yok çünkü MEB’de bu durumu tespit etmiş durumda. Bu nedenle zaten pilot uygulaması yapılan ve MEB’in son dönemdeki en önemli eylem planlarından olan okul öncesi eğitim bir an önce zorunlu hale getirilmelidir.

Meslek liselerinin ıslahı

Meslek liseleri, akademik başarısı düşük çocuklarımızın öğrenim gördüğü okullar olmaktan çıkarılmalıdır. Bu anlamda meslek liselerini teşvik etme anlamında mühendislik fakülteleri ve iş yaşamı ile doğrudan ilişki kuracak mekanizmaların hayata geçirilmesi, bu okullarımızın niteliğinin arttırılması gereklidir.

Yarışmacı sistemden, işbirlikli sisteme geçiş

2023 vizyonu ile ortaya konulan okul merkezli eğitime geçiş, okullar arası ve öğrenciler arası rekabetin azaltılması ve okullarımızın ve öğrencilerimizin takım ruhuyla aynı hedefe yönelen birer ekip olduğunun bilince çıkarılması gereklidir.

Öğretmen özerkliği sağlanmalıdır

Müfredatın belirlenmesi, okullarda uygulanması, okulda yönetime katılım ve sınıf yönetimi konusunda öğretmenlerin olabildiğince özgür olmaları gereklidir. Bu anlamda son dönemde değişen MEB teftiş yönetmeliğiyle, öğretmen denetiminin okul müdürlerinden alınarak yeniden eğitim müfettişlerine verilmesi yanlış olmuştur. Böylesi bir denetim için ne eğitim müfettişlerinin sayısı yeterlidir, ne de eğitim müfettişleri bu göreve hazır değildir.

Özel sektör öğretmenleri için taban maaş uygulaması yenide getirilmelidir

Eğitim sektöründe her dönem karlarını katlayarak büyümekte olan özel öğretim kurumları, öğretmen istihdam ederken asgari ücretin altında ücretlerle sözleşmeler yapmakta, buna karşı çıkan meslektaşlarımızı işten çıkarmakla tehdit etmektedir. MEB, bu konuda ivedi olarak düzenleme yapmalı ve özel sektör öğretmenlerinin, kamudaki meslektaşlarından düşüğk ücret alamayacağını hüküm altına almalıdır.

Özel öğretim kurumlarına yapılan teşviklere son verilmeli, kaynaklar kamusal eğitime aktarılmalıdır

Vergi indirimleriyle, öğrenci başına yapılan teşviklerle, arsa ve bina sağlamada gösterilen kolaylıklarla kamusal kaynakların özel kişilere aktarılmasına son verilmeli, kaynaklar olması gerektiği yerlere aktarışlmalıdır.

MEB, kendi görev alanına giren konularda görevini vakıflara devretmemeli, vakıflarla yapılan sözleşmelere son verilmelidir.

Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde bir milyonu aşkın her alanda kendini yetiştirmiş öğretmen görev yapmaktadır. MEB, bu insan kaynağını bir tarafa bırakarak, kerameti kendinden menkul, uzmanlığı veya pedagojik formasyonu olmayan kişilerden oluşan vakıflarla işbirliğine bir an önce son vermeli, bundan sonra da kendi insan kaynaklarıyla projeler geliştirmelidir.

MEB’den beklentiler konusunda kuşkusuz başka konular da gündeme getirilebilir. Eğitim kamuoyunun ve bu konuda emek veren meslektaşlarımızın önerilerini de merakla bekliyoruz.

2023 yılı hepimize güzellikler getirsin…