GİDERAYAK SÖYLENENLER:  

 “Korona” denen bu illetin Türkiye’de görüldüğü günden beri, 65 yaş üstü beni ve benim gibileri, yirmi yaş altı çocukları, bilinçsiz yasaklarınızla evlerimize hapsettiniz. “Çocukları” demiyorum ama ( Çünkü onların durumlarını bilmiyorum) gelin biraz benden, bana yaptıklarınızdan ve yaşadıklarımdan söz edelim.

Psikolijim bozulmuş, artık evde herkese bağırmaya başlamışım, hırçınlaşmışım, hiç bir şeyi beğenmez olmuşum vs. Bereket hanımın uyarılarıyla saat 10 ile 13 arası kendimi dışarı attım ama yürümeyi unutmuştum. Sayenizde artık ne dik yürüyebiliyor, ne de hızlı hareket edebiliyorum. Tüm hareketlerimde bir kısıtlama, artık eskisi gibi çevik değilim. Hatta sıçraya sıçraya geçtiğim yerleri artık geçemiyorum. Ağır ağır adımlarla zar zor yürüyebiliyorum. Dile kolay tam dokuz aydır (11 Marttan beri) içerideyim.

Bu ülkede herkesin aynı şekilde yaşamadığını 65 yaş üstü bir insanın yalnız yaşadığını düşünün. Dışarı çıkmanın yasak olduğu bir yerde bu insan kiminle konuşacak. Mazallah bu insan konuşmaya konuşmaya tıpkı benim hareketlerimin kısıtlandığı gibi ağzının yerini unutacak…

Ne imiş….

Bizleri koruyorlarmış.

Lütfen gülmeyin… Sinirimden söylüyorum bunları… Bu korona denen “Zilletin” diyeceğim artık,  tek hedefi benim gibi 65 yaş üstü insanlarla, çocuklar mı?

Bu korana denen hastalık 20 yaş ile 64 yaş aralığında olan kişilere bulaşmıyor mu?

 Merak ettiğimden sormuyorum bunları…

 Neden bulaşmasın, hem de öyle bir bulaşıyor ki…

Eminim sizler bunların nedenlerini de biliyorsunuz…

Ama onların bilmedikleri bir şey var!

65 yaş üstü insanların hepsi korunmayı bilen insanlardır. Hepsi okumuş, kişilik sahibi, ahlaklı insanlardır.  Avukatı, doktoru, yazarı çizeri, idarecileri, öğretmeni, dışında kalan ilkokul mezunları bile bu günün üniversite mezunlarından bile daha bilinçliler. Çünkü öyle eğitim gördüler. Dünyadaki bütün devletlerin hangi enlem ve boylamda olduklarını, dağlarını, idare ve yüzey şekillerini, ekonomilerini, nüfuslarını, kültürlerini, yaşayış biçimlerini, tarihlerini çok çok iyi bilirler.

Din dersleri de iyidir… Aynı zamanda iyi bir yurttaştır. Neyin nerede nasıl bulaşacağını, nasıl korunacağını, hangi hayvanın neleri nasıl bulaştıracağını da bilirler.

Hem de çok çok iyi bilirler. Katıksız, hilesiz hurdasız bilirler, Çünkü eğitimli ve dürüst insanlardır.

Ama dürüst olmayan, her şeyi oluruna bırakan, birileri var…

Bizlere bu yasağı uygulayanlara söylemek istiyorum.  Lütfen, aylarca dışarı adım atmayacağınızı düşünün. Bankalardan maaşınızı alamadığınızı, (Uygulanan saat uygun değil, verilen saatler arasında bankaya dahi ulaşamazsınız) alışveriş yapamadığınızı, son günlerinizde yaşam kalitenizin bozulduğunu, tatil ya da seyahat yapamadığınızı da düşünün. Lütfen, kafanızı dışarı uzattığınızda bir memurun size ceza yazmaya hazır olduğunu, Koronanın tek bulaş noktasının biz 65 yaş üstü insanların olduğuna inanların arasında yaşadığınızı, Kapısında 65 yaş üstü insanlar giremez tabelalarının bulunduğu bir ülkede yaşadığınızı da düşünün…

Bir de, sizler tarafından öcü gibi gösterildiğimizi de düşünseniz doğru olacak.

Evet, haklı olduğunuz taraflarımız da var…

Bu salgında en çok bizler ölüyoruz.

Ama bu bizim hatamız değildir ki.

Sizin de yaşlılığın bağışıklık sistemimizi zayıflattığınızı bilmeniz gerekmez mi?

Şimdi soruyorum:

Sizce, bizlere yaşarken ölü muamelesi yapmıyor musunuz?

Sizce, bizlerin sokaklarda, ya da başka başka yerlerde hiç mi yapabileceği bir şeyler yoktur. Yaşlandık diye, yemeyi, içmeyi, yaşamayı mı bıraktık.

Hobilerimiz de mi olmasın…

Bizim son günlerimiz olduğunuzu bilmiyor musunuz?  Yaşamımızı kısıtlama hakkını kimden alıyorsunuz.

Sizler, bize yaptıklarınızı babalarınıza da mı layık görebiliyorsunuz.

Daha sorulacak çok şey var ama ne diyelim?

 Allah da sizi bildiği gibi yapsın….