Son zamanlarda bilmem sizinde dikkatinizi çekti mi? Hemen her siyasının ağında sakız olan bir kelime; kimilerinde uzun kimilerinde uzun cümlelere dönüşüyor.
Özellikle muktedir parti siyasilerinin…
***
Sandık…
Ne var bu sandıkta?
Ve neden siyasilerin sığınağı oldu?
***
Olaya objektif bakılacak olursa çok şey var o sandıkta.
Bahsi geçen sandığın en önemli vasfı:
Demokrasiyle, şeffaflıkla hak sahibinin hakkının verildiği hakkın hukukun egemen olduğu bir ülkenin demokratik mührüdür, sandık.
Halka güven vererek, alınlarının akıyla çıkanların ve de vaatlerinde duranların teminatıdır o sandık.
Kendini, “git beni o kutsal çatı altında temsil et. Hakkımı hukukumu koru. Beni şahsi kaprislerin uğruna zora sokma.” Diye gönderen halktan üstün görmeyenlerin garantisidir o sandık.
***
Şimdilerde her başı sıkışan; nerden aldıklarının bir türlü anlamadığım bir öz güvenle:
“Sandıkta hesaplaşalım. Sandıkta elinden geleni arkana koyma” diyor.
***
Ve…
Sözün özü:
Dün sandıktan çıkanlar, bu günkü muktedir güçlerine bakarak, yarın da ben, yine çıkacağım bu sandıktan gafletine kapılmasınlar.
Böyle düşünen her muktedir, kendini o sandıktan çıkartan gücü önemsemediği, feryatlarına kulak vermediği an o güç tarafından çıktıkları sandığa gömülmeye mahkûmdurlar.
***
O nedenle; her başı sıkışan siyasi sandıktan medet umarak, halka gözdağı verircesine sandığı işaret ederse; küçümsenen, önemsenmeyen, hakir görülen, hakları gasp edilen halk hiç kimsenin kuşkusu olmasın gerekeni yapar.