Önü alınamaz demiyorum, mutlaka alınacaktır dünyayı kasıp kavuran bu koronavirüs belasının…

Aralık ayından beri dünyaya musallat olan, ancak biz de ise henüz bir aydan beri bilinen bu virüsün yayılma özelliği hakkında yapılan açıklamaları, uyarıları dikkate alalım…

Önemseyelim, umursayalım!

Adam sendecilikten vazgeçelim, bu belayı “takdir-i ilahi” diyerek geçiştirmeye çalışmayalım, daha önce de yazdım; cenabı hak biz kullarına akıl vermiş, fikir vermiş ve: “Siz içine düştüğünüz açmazlardan, sıkıntıdan kurtulmak için elinizden geldiğince akıl yoluyla tedbirinizi alın, mücadele edin, takdir benim iradem” demiş!

Tedbirlerin en başında, özellikle bu virüsün alt edeceği yaş sırırında olan 60 yaş ve üstü ile kronik hastalığı olan, bizler “EVİNİZDEN ÇIKMAYIN!” önerilerini dikkate alalım…

Bu bela; “yenildikçe azalan bir tabak yemek değil.” Aksine kişilere bulaştıkça artan, arttıkça daha da artan bir bela…

Oturduğum evin hemen karşısında her pazartesi açılan bir semt pazarı var.

Bir ay öncesine kadar havaların soğuk olmasına, yağmurlu olmasına rağmen; pazar esnafı sabah ezanı okunurken yavaş yavaş tezgâhlarını açar, müşteri beklerdi…

Namazdan çıkan, işine gitmeden önce evinin haftalık ihtiyacı olanları almak isteyen kimi semt sakinleri esnafın başına üşüşürdü…

Şimdi…

Balkondan bakıyorum…

Görebildiğim kadarıyla, pazar esnafının yarısı kadarı, tezgâh dahi açmıyor. Açanlarda saat 8-9 gibi ancak malzemelerini tezgâhlarına diziyor.

Dün bu saatlerde müşteriye hizmet için koşuşturan esnaf, oturmuş müşteri bekliyor!

Ve Pazar yeri sin sin siniliyor!

Pazar esnafının hali ne olacak?

İşyeri tatil edilen, çalışmadığı takdirde parasız kalan işçi-amelenin hali ne olacak?

İşyerini tatil eden üretemeyen esnafın hali ne olacak?

XXX

Eller, gözler, ağız ve burun yoluyla bulaşan ve de günümüzde yaşadığımız; bütün bu olumsuzlukların bir an evvel son bulması, bu beladan bir an önce kurtulmak için biz vatandaşlara düşen görev:

İlk başta temizliğe azami dikkat etmemiz…

Bu belanın tek ölümcül çaresi bu olsa gerek, aman dikkat!

Ellerimizi sabunla acele etmeden gıcır-gıcır yıkayalım.

Evden dışarıya çıktığımızda kapımızın tokmağını, bindiğimiz asansörün kapı kollarını ve hareket düğmelerin yanımızda bulunduğumuz dezenfekten bir spreyle dezenfekte edelim ya da bir eldiven kullanalım! 

Evimize döndüğümüzde hiçbir yere dokunmadan ellerimizi yeniden yine gıcır-gıcır yıkayalım ve çıkartmamız gereken giysilerimiz öyle çıkartalım… 

 Bizlere aman sakın ola, şunları şunları yapmayın, evden dışarıya çıkmayın, çocuklarınızla dahi sarılıp-koklaşmayın, konu komşunuzla yakın temasta bulunmayın, bir baş ağrısı için hastayım diye hastaneye giderek sağlıkçıları boş yere meşgul etmeyin önerilerini önemseyelim, dikkate alalım.

Ve bu önerileri harfiyen yerine getirerek bu belayı en az zayiatla atlatabilelim.

Bunun başka yolu yordamı yok. Bunu artık anlayalım, idrak eldim!

Bu konuda emek veren ilgili birimlere ve başında bulunan sorumlulara…

Gece-gündüz demeden bu virüsle insanüstü bir mücadele veren; vuruşan- savaşan sağlıkçılara

Minnet borcumuzu…

Onların önerilerini harfiyen yerine getirmekle öderiz…

Unutmayalım her şeye rağmen yaşamak güzel!

Bunu unutmayalım…