Mevsim olarak, şu günlerde kış meyvelerinin ağız tadıyla yenecek tam zamanı.

Amma nerde?... 

***

Yıllar yıllar önce şimdiki portakalların orta boylarında çekirdekli, şap gibi ekşi portakallar gelirdi, Antep’e.

Mübarek o kadar ekşi ve çekirdekli olurdu ki; çocuklar, özellikle kızlar önce yumuşattıkları portakalı saçındaki kıskaçla (siyah tel toka) tepesinden deler; emer suyu bittiğinde de portakalı atardı.

Daha sonra kabuğu bayağı ince misket portakallar gelmeye başladı.

Kabuğu çok ince olduğu için soyulması bayağı zor olurdu. Onun içinde portakalın tepesinden bıçakla dörde bölünür, soyulması kolaylaştırılır öyle yenirdi.

Bu arada yafa portakalı da unutmamak gerekir.

Kalın kabuklu halen varlığını sürdüren bir portakal cinsi.

Hatta kabuğu o kadar kalın olurdu ki; dışının renkli kısmı incecik soyularak kışın içinin beyazıyla “portakal kabuğu reçeli” yapılırdı. Hani lezzetli de olurdu.

Daha sonra bütün bunların pabucunu dama atan Washington portakalı gelmeye başladı…

Hakikaten de eh portakal buymuş dedirtiyordu, mübarek.

***

Her şeyi bozduğumuz gibi zamanla onu da bozduk…

***

Ne enteresandır ki; bütün bunlar aha hemen burnumuzun dibinde; Mersin ve dolaylarında yani Akdeniz kıyı illerinde yetişmekte.

De,

Her ne hikmetse Antep bu meyvelerin hiçbir zaman iyilerini yiyemez.

Neden?

Çünkü bu meyvelerin iyisi, yenecek olanları İstanbul, Ankara ve bu gibi illere gönderilir.

Sanki oralarda yaşayanların paraları gümüşlü…

***

 Ancak Antep, bu tür kış meyvelerinin orta hallilerinin geldiği son duraktır. Daha ilerilere daha kötüleri gider.

Yani üretildiği bölgede bu yenmez diye atılan bu meyveler güneydoğu ve doğu illerine gider.

 

İyileri…  Malum illere…

***

Daha öncede bahsetmiştim. Osmaniye de yaşadığım bir olay böyle düşünmekte ne kadar haklı olduğumun ispatı gibi.

***

Yıllar evvel Osmaniye henüz ilçe iken. Oralı bir arkadaşımızda ailece misafiriz. Arkadaşım halde kabzımal. Hanımlar evde bizde arkadaşla dükkânda vakit geçiririz.

Sanıyorum öğle yemeğinden sonra canım portakal çekmiş olacak ki, portakal sandıklarının içinden bir tane aldım. Soymak için bir bıçak ararken arkadaşım elimdeki portakalı aldı ve “bu portakal yenmez yahu” diyerek portakalı çöpe attı. Şaşırmıştım. “Nesi var ki o portakalın attın yahu” dedim.

Güldü… “Oğlum biz buralarda o portakalları yemeyiz. Onları ancak sizler ve sizden ileridekiler yer. Yani o portakal iyi bir portakal değildi.”

Demişti…

 ***

Zaman içerisinde çok şey değişti. Ama biz halen kış meyvelerini özellikle portakalın iyisini yiyemiyoruz.

 ***

 Aksini iddia eden varsa buyursun.