İnsanların çok başarılı olmalarına rağmen mutsuz olabilecekleri bilinen bir gerçektir.
Dünyanın her yerindeki insanların nasıl yaşadığını ve temel ihtiyaçlarımızı karşılamak için gerçekte ne kadar az şeye ihtiyacı olduğunu görmenin, zenginliğin sadece eşya biriktirmekle ilgili olmadığını söyler Yazar Celinne Da Costa.
Bir şeylere başlamak için herhangi bir finansal kaynak olmadan hayallerin peşinden gitmenin zor olabileceği doğru olsa da, yeterli zaman yoksa veya sahip olunan zamanla etkili çıktılar üretemeyecek kadar stres altındayken, paraya sahip olmanın hiçbir anlamı kalmaz.
Aslında, para harcanan her şeyin insan hayatında bir değeri vardır. Bununla birlikte, harcamalar söz konusu olduğunda neyin gerekli neyin gereksiz olduğuna karar vermek bizlere kalmıştır. Örneğin, aç olduğumuz için veya canımız sıkıldığı için, yemek yemek istediğimiz için yiyecek satın alabiliriz.
Maddi eşyalara sahip olmanın kötü tarafı yokken, daha az eşyaya sahip olmak stresi azaltmanın kesin yoludur. Bizler evlerimizdeki kütüphanede okuyacak kitap bulamıyoruz, buzdolabımızda yiyecek bir şey bulamıyoruz, gardıroplarımızda giyecek bir şey bulamıyoruz, TV’lerimiz de izleyecek bir şey bulamıyoruz.
Hayata daha geniş açıdan bakmak, tatmin edici bir hayat yaşamak elimizde hâlbuki.
Bizlerin gerçekte nelere ihtiyacımız olduğunu belirleyip ona göre yaşam amacı belirlememiz gerekli.
1960lı yıllardaki minimalist yaşam felsefesi (tüketim hızının yıpratıcı etkilerinden uzak, mutlu ve huzurlu bir yaşam biçimi) günümüzde de yaşanabilseydi keşke.