Milli Eğitim Bakanlığında, 24 Ocak 2013 tarihinde gerçekleşen Bakan değişiminden bu yana yaprak kıpırdamıyor. Önceki Bakan Ömer Dinçer’in olumlu ya da olumsuz icraatları, kamuoyunda sürekli tartışma konusu olurdu ve bir şekilde MEB, kamuoyu gündeminde kalırdı. Yeni Bakan Nabi Avcı ise sessizliği ve yapmadıklarıyla gündem olacak gibi.

Eğitim kamuoyunun, dolayısı ile bütün öğrenci ve velilerin merakla beklediği birçok konuda, MEB’de sessizlik hâkim.

 İlk icraatı olan MEB Eğitim Kurumları Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinin yarattığı tartışmalar, sanırım Bakan Nabi Avcı’nın yoğurdu üfleyerek yemesine neden oluyor. MEB gibi büyük ve dinamik bir Bakanlık, sadece rutin işlerin yapıldığı bir Bakanlık haline geliyor. Oysa çalışanı, öğrencisi ve velileriyle toplumun geleceğini şekillendiren bir Bakanlıkta, sadece rutin işlerin yapılması yeterli olmaz.

 MEB’de önümüzdeki günlerde yapılması gereken iş ve işlemlere bakacak olursak, önümüze ilk olarak; 6287 sayılı Eğitim Yasası kapsamında yapılması gereken okul dönüşümleri çıkıyor. MEB, 04/04/2013 tarih, 470426 sayı ve “Okul Dönüşümleri” başlıklı yazısında özetle; “okul dönüşümleri yapılırken, 6287 Sayılı Eğitim Yasasının öngördüğü şekilde;

 1-Eğitim-öğretime ilk defa açılacak okulların müstakil ilkokul veya müstakil ortaokul olarak açılması,

 2-2012-2013 eğitim-öğretim yılı için kademeli geçiş uygulanan ancak öğretmenleri yer değiştirmesi veya öğrencilerin nakilleri sonucu şartları uygun olan okulların, 3 yıl beklenilmeksizin müstakil ilkokul veya müstakil ortaokul olarak dönüşümlerinin gerçekleştirilmesi,

 3-Kademeli geçişler, 2014-2015 eğitim-öğretim yılında tamamlanacağından okul dönüşümleri ile ilgili planlamaların bu husus göz önünde bulundurularak yapılması,

 4-Yatılı bölge ortaokullarına zorunlu olmadıkça, ilkokul bölümünden öğrenci alınmaması, mevcut ilkokul öğrencilerinin taşımalı ilköğretim uygulamasına dahil edilmesi veya aynı yerleşim biriminde 10 öğrenci bulunması durumunda ilkokul açılması,

 5-Okul dönüşümleri ile ilgili alınacak onayların, haziran-eylül ayları arasında alınması konularına azami dikkat edilmesi” istendi.

 Bu yazıya göre, okul dönüşümlerinin haziran-eylül arasında yapılması gerektiğinden, mayıs ayının ikinci haftasına girdiğimiz bu günlerde, dönüşümlerin alt yapısının hazır olması gerekir. Üstelik haziran-eylül ayları aylarında dönüşümlerin yapılacak olması, okul öncesi ve ilköğretim kurumlarına yeni kayıtların 1 Haziran tarihinde başlayacak olmasından dolayı sorunludur. Okul dönüşümlerinin, haziran-eylül aylarında yapılacak olması öğrencileri ve velileri zor durumda bırakacaktır.

 Bugünlerde yapılması gereken ikinci önemli icraat, öğretmenlerin isteğe ve zorunlu çalışma yükümlülüğüne bağlı yer değiştirme dönemlerinin yaklaşmış olması ve bu konuda yer değiştirme ile ilgili kuralların belirlendiği kılavuzun henüz yayımlanmamış olmasıdır. 

MEB Öğretmenlerinin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinin, “İsteğe ve zorunlu çalışma yükümlülüğüne bağlı yer değiştirmelerde duyuru, başvuru ve tercihler” başlıklı bölümünün 25.maddesinde “ Öğretmenlerin il içi ve iller arası isteğe ve zorunlu çalışma  yükümlülüğüne bağlı yer değiştirmelerine ilişkin duyuru, Personel Genel Müdürlüğünce il içi yer değiştirmeler için en geç ilgili yılın 15 Mayıs, il dışı yer değiştirmeler için en geç 25 Mayıs tarihine kadar Bakanlığın internet sayfasında yapılır. Duyuruda; kimlerin yer değiştirme isteğinde bulunabileceği, başvuru yeri, şekli ve süresi ile yer değiştirmeye ilişkin diğer hususlara yer verilir.” hükmü yer almaktadır. Bu hükme göre, öğretmenlerin il içi ve il dışı yer değiştirme kılavuzunun bir an önce yayımlanması ve sürecin başlaması gerekmektedir. Ancak okul dönüşümlerinin yapılmadığı bir durumda öğretmenler neye göre yer değiştirme talebinde bulunacaktır. Ya da yer değiştirme talebinde bulunup da, bu talebi gerçekleşenler gittikleri yeni okul dönüşüp de norm kadro fazlası durumuna geldiklerinde ne yapacaklardır? Birkaç ay içinde, iki kez yer değiştiren başka bir kamu çalışanı var mıdır?

Öğretmenlerin eğitim, sağlık, eş durumu özürleri ve çocuklarının eğitimi gibi durumlar göz önüne alınacak mıdır?

Bu konu, geçen yıl yaşanan kaos ortamına dönüş anlamına gelmeyecek midir?