Yavaş yavaş seçim havasına giriyoruz.

Cumhurbaşkanı adayları ve listedeki yerleri belli oldu. Şimdi sırada milletvekili aday listelerinin belirlenmesi var.

9 Nisan’da listelerin netleşmesi ile birlikte propaganda süreci de hızlanacak.

Seçim sonucu ne olur?” bu dönemde gazeteci olarak en fazla karşılaştığımız soru.

**

Kim kazanır?

100. yılında en önemli seçimlerinden birisine giden millet verecek bunun kararını.

Seçim, millet iradesini yansıtan bir durumsa, tabii ki milleti en iyi anlayan kazanacak.

“Anlamıyorlar” diye tepeden bakan değil, kendini millete ifade etmeye çalışanlar kazanacak.

Bu süreçte, kimlerin olduğu listelerin kazanamayacağını idrak ederek oluşturulan listeler, kazanacak.

**

Kazanamayacak listeler hangileri peki?

Depremin yaralarını sarmaya çalışan bir şehrin en büyük mülki amiri iken, “Millete hizmet için adayım” diye istifa eden samimiyetsizlerin olduğu listeler kazanamayacak.

Millete hizmet etmeyi bırakıp, twitter üzerinde kozlarını paylaşanların, zora gelince silmek zorunda kalanların, her tür zihniyete vekil olup da bir tek millete vekil olamayanların bir kez daha olduğu listeler kazanamayacak.

İşine gelmeyen gazetecinin çalıştığı gazeteden kovulmasını talep etmeyi alışkanlık haline getirenlerin olduğu listeler, kazanamayacak.

150-200 bin oyluk partileri tarafına çekmek için, 40 milyon kadının haklarını bir kenara iten listeler kazanamayacak.

Tabii bu arada;

Her fırsatta liyakatten bahsedip, bir şehirde milletvekilliği liyakatini 500-600 delegeyi hoş tutmaya indirgeyerek, 2 milyon seçmeni göz ardı eden listeler de kazanamayacak.

Z kulağının bu seçimi kazandırmasını beklerken, hala kendi içerisinde değişimi sağlayamayan, Z kuşağına hitap etmeyen listeler de kazanamayacak.

Ulu önder, bu ülkeyi yönetmeye talip olanlara 1923’te İzmit’te bir basın toplantısında şunları söylüyor;

“Bu memlekette çalışmak isteyenler, bu memleketi idare etmek isteyenler memleketin içine girmeli, bu milletle aynı şartlar içinde yaşamalı ki, ne yapmak lâzım geleceğini ciddî surette hissedebilsinler.

**

Seçmen olarak, şu anda hepimiz yukarıdaki kriterlere göre partilerin, adayların vazifelerini yerine getirmelerini bekliyoruz. Onlar sorumluluklarını yerine getirsin ki biz de irademizi ortaya koyalım.

Ancak sadece oy vermek değil, bizim de sorumluluğumuz.

Bu konuda bizlere de mesajı var, ulu önderin;

Vatandaşlar! Vatanınızda herhangi bir şahsı, istediğinizi sevebilirsiniz; kardeşiniz gibi, arkadaşınız gibi, babanız gibi, evlâdınız gibi, sevgiliniz gibi sevebilirsiniz.

Fakat bu sevgi sizi, MİLLÎ MEVCUDİYETİNİZİ bütün sevgilerinize rağmen herhangi bir şahsa, herhangi bir sevdiğinize vermeye sebep olmamalıdır. Bunun aksine hareket, kadar büyük hata olamaz.” 1925 (Atatürk’ün Maarife Ait Direktifleri)