Seçimlere 31 gün kalmışken, CHP kendi içindeki sıkıntıları çözme çabasında.
İl ve ilçe başkanlarının istifa ettiği ortamda, bir taraftan yönetim sorunu çözülmeye çalışılırken, bir taraftan da seçim süreci yönetilmeye çalışılıyor. Ve bu ortamda başarı hedefleniyor.
**
Biz yine günah keçisi olacağımızı bile bile, herkesin karnından konuştuğunu bir kez daha dile getirelim.
İsterseniz öncelikle CHP Genel Merkezi’nden başlayalım. İl Başkanı Reisoğlu’nun istifasının kabul edilmediği söyleniyor.
Reisoğlu, ne için istifa etmişti? Genel Merkez’in Meclis Üyeleri ile ilgili kararına tepki olarak istifa etmişti.
Şimdi Genel Merkez’in istifayı kabul etmemesinden, Reisoğlu’nu haklı buldukları sonucu çıkaramaz mıyız?
Genel Merkez’e tepki istifasını kabul etmemek, başka nasıl yorumlanabilir?
Üstelik istifa tek taraflı bir irade beyanı olmasına rağmen, başkanlık edecek bir isim bulunamamış.
Kamuoyundaki genel düşünce bu şekilde oluşmuş durumda.

**
Bir de il başkanı tarafından bakalım gelişmelere.
Ne için istifa edildi?
Genel Merkez’in meclis üyeleri listesine müdahale etmesine tepki olarak.
Bu listeler YSK’ya gönderilip resmileştirildiğine göre Reisoğlu, şimdi ne oldu da geri dönmeyi kabul ediyor?
Tepki gösterilen durum değişmediğine göre, tekrar il başkanlığını kabul etmeyi nasıl değerlendirelim?
Parti sevgisi mi?
Partiyi sahipsiz bırakmamak mı?
**
Reisoğlu’nun yeni yönetimini oluşturmak için partide bası isimlere teklif götürdüğü konuşuluyor.
O zaman burada şunu da sormak gerekiyor;
Sayın Reisoğlu, listelere tepki için yönetimi ile istifa etmişti.
Madem geri dönüyor, neden eski yönetimi ile devam etmiyor? Neden yönetimi yeniden oluşturmak istiyor?
Eski yönetimin suçu, Reisoğlu ile birlikte hareket ederek istifa etmeleri mi?

**
CHP, her seçimde olduğu gibi yine kendi içindeki hesaplaşmalarla bir seçim sürecini daha yürütüyor.
Şimdi bu yazımız için partiye gerçekten gönül vermiş kişiler, bu süreçte partiye zarar verir diye eleştirecekler.
Ama nedense, seçim sürecinde de, sonrasında da partideki bu sorunların çözümüne dair bir adım atılmıyor.
Her seçim öncesi aynı senaryo, aktörleri bile değişmeden sahneye sürülüyor.
Bu sefer başarılı olur mu?
31 Mart’a kadar umut fakirin ekmeği…
Sonrasında da bir sonraki seçime kadar her şey unutulur elbet…