En çok çalışan milletler arasında yer alıyoruz. Ancak verimliliğe baktığımızda 464 saat daha fazla çalışmamıza rağmen Alman işçisinin seviyesine yetişemiyoruz.

OECD’nin bu araştırmasının sonucu sürpriz değil.

Ne yazık ki, işverenimizin de, çalışanımızın da verimlilik anlayışı bu dünyaya göre çok farklı.

**

Çalışan açısından baktığınızda mesai saatleri içerisinde görev yerinde bulunmak, kendisine verilen görevleri yerine getirmek, işini yapmak anlamı taşıyor. İşi ne kadar zamanda, ne kalitede, nasıl yaptığı, yani ne kadar verimli olduğu onu hiç ilgilendirmiyor. Mesai saatlerine uymakla, görevini yerine getirdiğini savunuyor.

İşte bu anlayışın fazlalığı da işverenin “kalifiye eleman bulamıyoruz” isyanının sebebi.

**

Peki işveren kalifiye elemandan ne anlıyor?

Kısa ve net; her işi yapabilen eleman…

Mesela muhasebecisinin satışa da bakması, satın almayı da idare etmesi bekleniyor. 

Mühendis-tekniker ayrımında bile olmadığından, mühendisten tekniker çalışması, teknisyenden mühendis çalışması bekleniyor.

 Bilgi işlem sorumlusunun aynı zamanda halkla ilişkilere de bakması bu işveren tipi için son derece normaldir.

**

Özellikle Gaziantep’te değerini bulamamış bir mesleğin sahibiyim. Endüstri Mühendisleri sadece kalite çalışmaları için istihdam edilir bizde. Üretim sırasında hiç dile getirilmeyen kalitenin, kağıt üzerinde gösterilmesini, denetimlerden sorunsuz geçmeniz istenir sizden.

Kaliteden anlaşılan ürünün kalitesidir, çünkü müşteri ürününün kalitesine bakar. Çalışma şartlarının kalitesinin maddi bir getirisi yoktur.

**

Endüstri Mühendisleri çalışanın daha verimli olabilmesi için, daha iyi bir çalışma ortamının yaratılmasını ister işverenden. Ergonomi’den bahseder, motivasyonu arttıracak faaliyetler, sosyal uygulamalar talep eder işverenden.

Ancak bunlar maliyettir, işveren için.  Bu küçük maliyetlerin ileride büyük karlar getireceğini anlatamazsınız. Çünkü kaça mal edip, kaça satıldığına endekslidir kafalar…

Ramazan’da dağıtılan erzak, yeter de artar bile… Eline tutuşturduğu pilicin mutlu ettiğini düşünür çalışanını…

**

Ürünün kalitesini arttırmak, işleyişi kolaylaştırmak gibi hedeflerle kalite çemberleri, çalışma grupları kurulmasına ise çalışan sıcak bakmaz. O aldığı maaşa bakar. Kalite arttığında fazla kazandığını kendisine mi verecektir patron..?

**

İşte bu ruh haliyle çalışmaya çalışırız biz.

Sonra da verimlilikten bahsederiz.

Çok mu abartılı geldi?

Organize Sanayi’yi bir dolaşın. Birkaç firma dışında bundan farklı bir manzara görürseniz ben buradayım.