Gezi olayları ve ülkenin her yerinde baş gösteren olaylar sonrası, ve 17 Aralık yolsuzluk olayları sonrası ülkede yaşananlar ve gösteriler ile devam eden, bertaraf edilmeler görevden alınıp, sürgün edilmeleri iktidar ile cemaatin ters düşmesi ile her kurumda taşların yerinden oynamansa neden oldu.
İşte seçim sürecinde devamlı dile getirilen, bunların hesabı sorulacak. Sorulmalı derken seçimlerde iktidarın yeniden% 45 oy alması halk halinden memnun olduğunu gösterdi. Çünkü yolsuzlukların, devlete karşı değil. Zenginden alındığı hesabı güdüldü. Ancak rüşvet verenler ile alanların, nasıl alındığın ve niçin verildiğini, halka anlatamayan muhalefet vardı.
Adam çıkıp devletin hazinesini soymadılar derken, neye dayanarak söyledi bilmiyorum. Ama rüşvetlerin arkasında yatan, İmar yolsuzluğu ağır basıyordu. Çünkü devletin arazileri orman alanları gibi bazı mülkiyetlerin ve sit alanları ile boğazlardaki çok yerin imar değişikliği gibi, olaylarla rüşvet verenlere tahsis edildiği ve devletten ihale alanlar ile bazı kara para aklayanların bol keseden dağıttıkları rüşvetler vadı.
Peki, o zaman, bunlar devletin taşınmazları ile devletin zarara uğramadığını nasıl söyleyebilirsiniz? Bunların altına sığınan ve belli bir kesimin desteği ile yeniden, istediği seçim sonucunu alan iktidar ile meydanlara inenle . o gençlik, çop yiyenler gaz, tomalardan sular ile yıkananlar, nerede kaldı?
O zaman bu ülkede dönen, dolaplara kendini kaptırmış veya meydanlara inip kendini şarj edenler oylarını sandığa yansıtmadılar. Eğer, bu kadar tepki oyları sandığa yansısaydı. Bu gün iktidarın % 25 den fazla oy almaması gerekirdi.
Demek ki, satılmışların çok olduğu bir düzende artık babana dahi güvenmeyeceksin. Benim burada sadece anlatmak istediğim,toplumun tavrı ile sandığa yansıyanlar için söyleyecek bir sözün kalmadığını savunuyorum.