“Futbol aslında kolay bir oyundur. Zor olan onu kolay oynamaktır” J. Cruyyf…
Şu sözün haklılığına o kadar inanırım ki.
Doğru pas, doğru koşu, doğru analizle yenilmeyecek takım, atılmayacak gol yoktur bana göre de.
Gel gelelim bunu bu hale getirmek yetenek, beceri ve çalışma ister.
Avrupa maçlarını izlediğimizde “abi bunların oynadığı futbolsa bizimki ne” diye hemen hepimiz serzenişte bulunmuşuzdur.
Aslında onların oynadığı ile bizim oynadığımız oyunun sadece adı benzemekte.
Bir kere onlar bizden çok çalışıyorlar.
Eğitimi en alt kademeden başlatıyorlar.
Bizimki kadar işin içinde başka unsurlar yok.
Oyuna bilim olarak bakıp, her geçen gün kendilerini geliştirirken, biz hala hakem, hoca vb şeyler üzerinden ilerliyoruz.
Sadece yetenek kısmında eşitiz onlara. Ama yanlış ellerde o yeteneklerin çoğu kayıp gidiyor.
**
Bir de hakem ve futbolcu eskileri var tabi bizde. (Bazı arkadaşları tenzih ederim)
30 yıldır aynı adam aynı şeyleri yorumluyor. Ama her defasında farklı şekilde yorumluyor ne hikmetse.
Formanın rengi onlar için doların yeşili çoğu zaman…
İşte bu minvalde hoca da yetişmiyor…
Şimdi yazsam olay olur. O yüzden üstü kapalı geçerek söyleyeyim ki kimler kimler için aracı oluyor duysanız şaşarsınız…
Nereden biliyorsun birader demeyin!!!
Bizde 25 senede kendimizce bir istihbarat ağına ve bilgi akışına sahibiz herhalde…
**
Gaziantep FK’da da işler yukarıda yazdıklarıma paralel ilerliyor.
Zaten ilerlememesi eşyanın tabiatına aykırı olurdu.
Aslında başarısızlığı kabullenmek bir erdemdir ve insanı ileri taşır. Taşır da işin ucunda yüklü meblağlar olunca konu birden şekil değiştiriyor. Bir şehir takımı düşünün; Kendi öz evladı olan 20’den fazla pro lisanslı hocası olsun. Olsun ama çoğu kulüpten içeri bile zor girsin.!!!
Sonra elin oğlu gelsin, baş tacı edilsin milyon dolarları alsın, iki soru sorduğunda gazeteci günah keçisi ilan edilsin. Milletvekili gibi dokunulmazlığa sahip olup bir gün olmadı verin paramı gideyim desin.!!!
Bu Anadolu’da bir çok kulübün sorunu…
Ha o öz evlat hocaların hiç mi suçu yok? Var hem de en büyük suç onların.
Bir kere birlik değiller!!! İkincisi güçlerinin farkında değiller!!! Ve en önemlisi bu şehir için kafalarını taşın altına başını koymaktan çekinmeyecek cesarete sahipken, başları hala deve kuşu misali toprağa gömülü…
Şimdi içlerinden bana kızacaklar olacak. Kızsınlar, ben doğru bildiğimi hep doğru yazdım bu 25 senede…
Evet bir takımı büyük oranda ayakta tutan oyuncu kaleci ise, o takımda yanlış giden bir sürü şey vardır.!!!
Sonra bir gün o kaleci (-ki onun da diğer oyuncular gibi hata yapma şansı var-) iyi oynamamaya başlar ve kendinizi puan tablosunun dibinde bulursunuz.
Yol yakınken, taraftar 4 sene sonra takıma adapte oluyorken bahçedeki zararlı otları temizleyip biraz da bu şehrin öz evlatlarına kulak vermek gerekir diye düşünüyorum…