Ölüm…

İnsana, kendi yanından başlayan, kendine bitişik gölgesi kadar yakın bir gerçek.

Bir o kadar da uzak diyenler oluyor…

Ben buna katılmıyorum. Hiç ama hiç uzak değil. Hemen bitişiğimizde, hemen peşimizde, yanı başımızda. Saatini, dakikasını, saniyesini hatta mikro salisesini bekliyor.

Ve gonk vurur.

İşte an;

Onun için yaş mevhumu, cinsiyet mevhumu yoktur.

Onun için zenginlik fakirlik yoktur.

Ve emanet yerine teslim edilmek üzere alınır…

 

***

 

Bazen erkekçe, yiğitçe; geldiğini, belli ederek gelir. Bunu hisseden insan belki korkar, belki isyan eder ama neticede kaçamayacağı bir gerçekle yüz yüzedir. Bu gerçeğe boyun eğer.

Bazen kalleşçe, sinsice gelir. Ve kalleşçe darbeyi vurur…

 

***

Azrail bu gerçeğin sadece gerçekleştirenidir.

 

***

 

Tarih 27.09.2013

Saat 12.57.27

Mesaj ATİLLA GÜÇLÜ den geliyor:

 

“Babamız İnşaat Yüksek Mühendisi Mimar Atilla Güçlüyü kaybettik. Cenazesi 28 Eylül 13 Cumartesi günü Bostancı Kuloğlu Camiinde kılınacak ikindi namazını müteakip defnedilecektir…”

 

***

 

Bu mesajla bir yaşama son nokta konmuş oluyordu…

 

***

 

Bu ölüm bize göre biraz erken.

Ama erkekçe, ben geliyorum diyerek gelen bir ölüm.

 

***

 

Atilla Güçlü iyi bir insandı.

Çalışkandı, dürüsttü.

Hayır, hasenat sahibi; yardım sever, elindeki yarım ekmeğini muhtaç birisiyle paylaşan hatta aç kalma pahasına hepsini veren birisiydi.

Meslek hayatında birçok projeye imza atmış; Antep’e epeyi hizmeti geçmişti.

Daha sonra yıkılı kalasıca şehri İstanbul’a yerleşti…

Ama hep gönlünde Antep vardı. Antep’i hiç unutmadı, unutamadı. Hep Antep özlemiyle yaşadı.

 

***

 

Cenazesi Antep’e defnedilemez miydi?

Elbette edilebilirdi…

Ama Antep’te öksüzlüğe, yalnızlığa terk edilirdi.

Her ne kadar, bacı kardeş, hısım akraba Antep’te iseler de, canları çocukları şehri İstanbul’a yerleşmiş ev bark olmuşlardı.

Her ne kadar Antep’te ki hısım akraba ziyaretine gideriz derlerse de; bu ziyaretler ancak bayramdan bayrama olur. Ama şehri İstanbul’da her hafta çocukları, eşi ziyaretine gider; bir demet çiçek bırakır, mezarındaki çiçeklere su verir, bir Fatiha’yı başucunda okurlar.

 

***

 

Sevgili kayınbiraderim Atilla, Allahın rahmeti üzerine olsun.

Mekânın cennet olsun…