GELECEĞİ GÖRMEK - 2
3- Her pragmatizm kendi içinde bir uzlaşıyı zorunlu kılar…
İşte tam olarak meselenin düğüm noktası bu uzlaşı olacaktır. Kesin olgular kendilerini dayatarak ne olduklarına dair bir yaklaşım edindirirler ve yaklaşım olumsallık üzerinden beslenir ve ortak akıl bu olguyu en yararlı ve faydalı biçimde değerlendirmeye konu edinir.
*
Bu fayda ve yararlılık aynı zamanda uzlaşının konusunu oluşturur ve böylece bu uzlaşı üzerinden bir birlik ve birliktelik oluşur.
İşte böyle oluşan bu birliktelik öyle dışarıdan yapılan hamlelerle kolayca yapı bozumuna uğratılamaz! Bu durum yeni bir siyaseti ve toplumsallığı oluşturacaktır. Aslında İslam Dünyasının yaşadığı hali pür melalin anlamını bu çerçevede tanımlayabiliriz. Arap Baharı ve Türkiye siyasal arenasında gerçekleşen siyasal değişim rüzgârını buna örnek verebiliriz.
*
Tabi insan düşüncesi ve bu düşüncenin beslendiği temel pratik konum yukarıda ifade etmeye çalıştığım ilkelerle ilişkilidir.
Ve durum Batının kendi dışındaki toplumlara sunduğu bir armağandır. Her ne kadar Batı bunu böyle düşünmemiş olsa da…
*
Temel bir nokta daha var: o da insanlığın tarihsel akışını ve akışkanlığını sağlayan temel ilke olan ‘İyiliğin’ her zaman sonuç itibarı ile kazanacağı varsayımıdır.
İşte bu varsayım öyle bir inançla ilişkili ki neredeyse bütün insanlık tarihi boyunca nerede tema olarak bir kötümserlik rüzgârı kazanmaya yüz tutmuşsa orada bu iyimserlik devreye girer ve kötümserliği gerileterek yenilgiye mahkûm kılar.
Bu yüzden en karamsar zamanlarda bile iyimserlik bir iyileştirici merhem gibi yarayı sarar ve sarmalayarak onu iyileştirir.
*
İyiliğin galibiyeti meselesi bütün dinlerde ve insanlığın ortak vicdanında hep galip olan durumu ifade eder. Yani kötülük yenilgiye mahkûmdur. Geçici başarılar kazanabilir, insanlığa yıkım getirmek için bütün gücünü kullanabilir. Ama bir noktadan sonra kötülük kendini tüketir ve yıkılışını insanoğlu görerek iyiliğe olana inancını tazeler.
Çünkü kötülük geçici olanı temsil eder iyilik ise ebedi olanı; kalıcı olanı temsil eder. Bu ayrım asla unutulmamalıdır.
*
Yukarıdan itibaren söylediklerimle şunu söylüyorum:
Yeni bir idrake ve yeni bir algıya yöneliyoruz. Eğitimini aldığımız bu epistemenin kazandırdığı görüş ile yeni bir insan ve yeni bir toplum tasavvuruna sahip olabileceğimiz bir zemin inşa ediliyor.
Ve bu inşa öyle şaşalı filozoflar tarafından gerçekleştirilmiyor. Sıradan vasat insanlar tarafından inşa edilecek ve buna siyasiler mecbur bırakılacaklardır.
*
Kim bu gerçekliği hesaba katmazsa ona iktidar yüzü gösterilmeyecek. Kaybetmeye mahkûm olacaktır. Kim de bu toplumsallığın yaklaşımını kabul ederek siyaset arenasına çıkarsa ona iktidar bahşedilecek ve bu bütün karşı çıkışlara, komplolara ve hilelere, karşı kampanyalara rağmen gerçekleşecektir.
*
Bu yeni toplumsallık pek anlaşılamıyor; ne siyasetçiler, ne aydınlar ve ne de toplumsal rol modeller tarafından…
Ama tam da bu yeni toplumsallık iki yüz yıldır Müslüman toplumların ve batı dışı toplumların yaşadığı sancılı tarih, acılar, kan ve gözyaşı üzerinden devşirilen bir şeydir.
*
Modernizm öyle bir ideoloji sahneye çıkardı ki bütün insanlığa yıkım getirdi, yeni düzen ise bu ideolojiye sırtını dönerek ve reddederek varlık sahasına çıkacaktır. Ve bu bütün ideolojik yaklaşımların sonunu getirecektir.
Ama tam da batılı entelijansiyanın ifade ettiği ideolojiler çağı bitti deyimi gibi değil, bilakis yeni bir dünya kurulacak ve buna batının herhangi bir katkısı olmayacaktır.
Ama bu saf ve tekil bir düşünceden oluşmayacak ama farklı toplumsal yapıların ortaklaşa devşirecekleri yeni bir özgürlük ve haklar manzumesi üzerinden gerçekleştirilebilecektir. Bu durumda batının öne çıkardığı kavramlarla aynı adı taşısa da mahiyeti tecrübe ile belirlendiği için farklılığını da koruyacaktır.
*
Bu kaosu ve karmaşayı bir fırsata dönüştürme azmi her şeyi değiştirebilir. Yaşadığımız şeyler kolay şeyler değildir, bunun farkındayım, ama bu kötülük ilelebet sürdürülebilir şey değildir.
*
Her insan kendi tercihleri ile yüzleşmeli ki bu adaleti sağlasın,
Adaletin varlığı ise iyiliğin varlığının teminatı olsun ki kötülük yakamızdan düşsün…
Umut etmek inanmanın kazancıdır. Umudu diri tutarak kötü şeyleri yokluğa tevdi edebiliriz.
O yüzden bugün yaşadıklarımızdan korkma yerine aşma ve onu olumlu hale dönüştürmenin çabasına hemen girişmeliyiz…
Abdulaziz Hocaya Saygılar