Toplumumuz da neden feminizm yanlış anlaşılmaktadır ya da işlerine geldiği gibi bir kavram oturtulmuştur.
Feminizm ve feminist coğrafyacılar tarafından uzlaşılan bir konu, cinsiyet rollerinin biyolojik değil toplumsal üretim olduğudur. Bu toplumsal üretimler biyolojik cinsiyet üzerinden anlam kazanmış ve oluşturulmuştur. Pembe renk, uzun saç, makyaj, oyuncak bebek gibi birçok nesne kadınla ilişkilendirilmiştir. Linda McDowell toplumsal olarak üretilen cinsiyet için kurgu (fiction) ifadesini kullanmaktadır.
Ataerkil toplum yapısı da erkeğe çeşitli roller vermiştir. Erkek ağlamaz, erkek duygularını yansıtmaz, erkek güçlü olmalıdır, evini tek başına geçindirir, namusunu korur, evin reisidir, hesabı erkek öder gibi birçok anlam toplum tarafından erkeklere yüklenmekte ve ister istemez bu etki güçlü bir şekilde tezahür etmektedir. Bu yüklenen sorumluluklar erkeği buna zorlarken, kendisini topluma göre anlamlandırmakta ve ona da uymaktadır
Toplumsal olarak normal ve marjinal olmak üzere iki anlamlandırma bulunmaktadır. Normal, tek tipçi yaratılan mekânın kurallarına uyan ve onu koruyanları ifade etmektedir. Bu uyma, davranışlardan giyim tarzına kadar çok geniş bir alanı kapsamaktadır. Marjinal ise cinsel yönelimden davranışlara kadar toplumun geniş kesiminin onaylamadığı olma halidir. Normal olan nedir? Marjinal olan ise hangi kriterlere göre değerlendirilmektedir? Bu sorulara verilecek nesnel bir cevap yoktur. Doğada karşılığı olsa da doğaya başvurma safsatasından öteye geçemeyecek olan bu ayrımlarla dolu mekân, ancak geçmişten geleceğe sürekli kolektif bellekte saklanan ve mekâna hiçbir rasyonalitesi olmadan yüklenen, devam ettirilen içi boş bir anlamlar kümesidir.