Çağımızın en büyük problemi mi yoksa hayatımızı kolaylaştıran mükemmel bir şey mi çözemediğim bir durum?

 80’ler 90’lar tam devrim çağı olarak geçse de 2000’ler aslında hayatımıza dijitalleşmenin tam olarak girdiği çağ diye söyleyebiliriz.

Hayatımızı elektriğe bağlı yaşamak, aslında bizlere en büyük zorluk. Hala elektrik gittiğinde önceden insanlar ne yapıyorlarmış diye sorguluyoruz. Eskiden evrakları arşivleme durumu varmış. Şimdilerde ise bu durum bilgisayarda mevcut. Yalnız bilgisayara ya da internete herhangi bir şey olduğunda elimiz kolumuz bağlı hale de kalıyoruz.

 İnternet hayatımızı kolaylaştırırken aynı zamanda zorlaştıran bir icat haline de geldi. Analogdan dijitale geçiş süreci bilginin fiziki bir ortamda tutulması yerine ikili sayı sistemi kullanılarak işlenmesiyle ortaya çıkmış.

Analog sistemlerde depolanabilen sınırlı bilgi miktarının sağlık, medya ve finans gibi sektörlerdeki bilginin artış hızına karşılık verememesi bir ihtiyaç doğurmuş, böylelikle dijitale geçiş süreci hızlanmış. Dijitalleşme, mevcut iş modellerini, tüketim kalıplarını, sosyo-ekonomik yapıları, yasal ve politik önlemleri, örgütsel kalıpları, kültürel engelleri dönüştürme ve değiştirme fırsatlarıyla sonuçlanan süreci mümkün kıldı.

Bütün bunlar mükemmel şeyler fakat herhangi bir elektrik kesintisinde geldiğimiz durum aşikâr. Sistemler gidiyor, kolaylıkla yapabildiğimiz işleri yapamaz hale geliyoruz. Dijitalleşme hayatımızı kolaylaştırırken aynı zamanda zorlaştıran da bir şey haline geldi.