Nasrettin Hoca merhum, günlerden bir gün, talebelerinin, tabiatla; börtü böcekle, ağaçla, yaprakla, çiçekle haşir neşir olmaları için dersi yarı keserek talebelerini önüne katmış tutmuş dağın bayırın yolunu…

Talebeler:

 “Şu ne hocam, bu ne hocam?”

“Şu çiçeğin adı ne hocam, bu böceğin adı ne hocam? Diye tabiatla buluşmanın tadını çıkartıyorlarmış(?)

Derken önlerine bir dere çıkınca hoca:

“Haydi bakalım çocuklar, dikkatlice dereden karşıya geçin.” Demiş!

Bu dereye girme işi çocuklar için tam bir keyif olmuş.  Çocuklar cumburlop dereye doluşmuşlar!

Hocamız çocukların karşıya geçmelerin beklemeye başlamış. Onlar geçsinler ki kendi de karşıya geçsin.

Ama nerde? Çocuklar bir türlü karşıya geçmiyor, derede oynaşıyorlarmış.

Hoca , “haydi bakalım, çocuklar yeteri kadar oynadığınız artık karşıya geçin dönelim dediğinde, çocuklar hep bir ağızdan:

“Hocam ayaklarımızı bulamıyoruz, nasıl çıkalım?” demişler!

Hocamız şöyle bir düşünmüş, “öyle mi?” demiş ve eline uzunca bir ağaç dalı alarak dereye girmiş önüne gele çocukların ayaklarına vurmaya başlamış.

Sopayı yiyen:

“Tamam, hocam ayağımı buldum” diyerek dereden karşıya geçmiş…

Kısadan hisse…

Göreceğiz: Ülkem de Belediye Başkanlığı seçimleri yaklaşıyor. Bakalım dereden nasıl geçeceğiz?

Göreceğiz: Milliyetçi gençleri dereyi nasıl geçecek?