Adını anmaktan kaçınmaları, canınızı sıkıyor.

Yaptıklarını görmezden gelmeleri, kanınıza dokunuyor.

Yalan yanlış söylemleri, içinizi acıtıyor.

 Cevap vermek, haykırmak istiyorsunuz, anlıyorum…

**

Onlara Atatürk’ü anlatmaya çalışmak..!

Neden çok şey borçlu olduğumuzu,

Neden büyük bir lider, büyük bir devlet adamı olduğunu,

Neden çok sevdiğimizi ifade etmeye çalışmak,

Beyhude bir çaba, sevgi yerine nefretle dolmuş kalplere…

**

Onlar ki “Hoşgörü” ile anılan dinimizde “Nefreti” referans almaktan kaçınmazlar…

“Yaratılanı Yaradan’dan ötürü sevmeyi” sadece Cuma tweetlerinde hatırlarlar…

Kendilerinden olmadığında “Öleni iyiliklerle anmak” hadisini unuturlar.

**

Anlatmaya çalışıyorsunuz, ama...

Daha çok severler ya; Mevlana’nın sözü anlatıyor durumlarını;

Ne kadar bilirsen bil, söylediklerin karşındakinin anladığı kadardır.

Daha doğrusu anlamak istedikleri kadar.

Anlatamazsınız…

**

En güzel cevap;

O’nun gösterdiği yoldan sapmamak,

O’nun yaktığı ışığın sonsuza kadar bize ve çocuklarımıza yol göstermesini sağlamaktır.

Daha çok sarılmaktır O’nun değerlerine…

BUGÜN 30 AĞUSTOS…

Bu ülkede yaşayan herkesi çok derinden ilgilendiren, bize kazandırdığı gurur günlerimizden birisini daha kutluyoruz.

**

Bu coşkuyu anlatamayız onlara.

Ama 30 Ağustos’u hak ettiği şekilde kutlamak, en güzel cevaptır;

Atatürk’ü görmezden gelmeye, O’na saldırarak prim yapmaya çalışanlara…

**

Sakın sayınıza, onların gücü ellerinde bulundurmalarına takılmayın.

Referansımız ebedi önderimiz Atatürk’tür…

Her türlü imkansızlığa rağmen, mücadele etmeyi bize O, öğretti. Unutmayın…

Şimdi güçlü görünseler de Mevlana’nın sözü tanımlıyor onları;

Kalbi ve sözü bir olmayan kimsenin YÜZ DİLİ bile olsa, o yine DİLSİZ sayılır.

Sevgi, yine nefrete galip gelecektir; Merak etmeyin.

**

30 Ağustos Zafer Bayramımızın coşkusunu, bütün benliğinde hisseden herkesin, gurur gününü kutluyorum…