Cumhur’un öznesi olan CUMHURİYET’İNE sahip çıkarak; CUMHURİYETİN “ TA KENDİSİ BENİM!” demek için 29 Ekim de bazı illerdeki yasaklara rağmen canhıraş çabalarını, mücadelelerini; ekranlardan izlerken;  özlerini sahiplenmek için verdikleri mücadeleyi içimiz yanarak, hayretle izledik. Değer miydi? O güzelim kentleri savaş alanına döndürmeye?

Bu kadar can yakmaya, bu kadar acı çektirmeye değer miydi?

Yasaklı olmayan illerdeki “COŞKULU KUTLAMALARIN” kime zararı oldu? Diyeceğimde…

Bilemiyorum.

***

Teröristin kahpe kurşunuyla şehit düşen; Mehmetlerin, Alilerin, Hasanların acıları yüreklerimizi, ciğerlerimizi nasıl yakıyor ise CUMHURURUN mücadelesinde, CUMHURA reva görülenlerde gözlerimiz yaşarttı.

***

Böyle olmamalıydı.

***

Ülkemiz demokrat, hür bir ülke. İsteyen istediği dine, istediği idole bağlanır. İsteyen herhangi bir heykelin önünde saygı duruşunda bulunur, isteyen bir başka put’un önünde secde yapar. Bu kimseyi ilgilendirmemeli. İlgilendirmez de!

***

Cumhur ay yıldızlı bayrağını almış; bu gün birçok nimetleri rahatlıkla bulduğu bu vatanı kendilerine armağan eden şehitlere, gazilere minnet duygusunu göstermek için yollara düşmüş…

“Hayır! Sen bu duygularını açığa vuramazsın” de.

Merhum Akif’in dediği gibi:

“Kükremiş selin önüne bet konulmaz.”

Kükremiş o sel önüne konan bütün bentleri yıkar geçer.

***

Türk’üm diyen her Türk, dününün de bu gününün de kıymetini bilir. Dününü inkâr etmez.

Nasıl kendine bu günleri canları pahasına, hazırlayanların kıymetlerini biliyorsa; Fatih Sultan Mehmet’in de, Yavuz Sultan Selimin de, Sultan Beyazıt in de kıymetini bilir. Cihanşümul yaptıklarını inkâr etmez.

Ancak bu kadir kıymet bilmek, demek değildir ki; düne özlem. Hayır!

Cumhur bu güne bizi getirenlerin yaptıkların, düne özlem duygularıyla elinin tersiyle itmeyecektir. İtmeyecekte!

***

Yukarıda da dediğim gibi, Cumhuriyet Bayramı kutlamalarının yasaklı olmadığı illerdeki o görkemli, şaşaalı kutlamalar ne güzeldi. İçimizi rahatlattı.

Ve bu kutlamalarının kime ne zararı oldu?