Koca bir sezonun sonunda geldik. Tabiri caizse falan değil, resmen son virajdayız. Sezon başından beri şöyle uyardım böyle uyardım gibi sözlerin günü değil. Gün birlik olma günüdür. Bütün tabuları bir kenara bırakıp şehrimize sahip çıkma günüdür.
Bazı hususları hatırlatmak isterim. Gaziantepspor ligden düştüğünde süper ligde öksüz evlat gibiydik. Şehrimizin adının zikredilmediği o dönemler hepimizin için eminim ki acı bir durumdu. Kişisel duygudan ziyade bir de şu var ki şehrin markası takımıdır. Büyüğünden küçüğüne herkesi ilgilendiren bir durumdur. Yok Gaziantepspor şöyle oldu yok Gaziantep FK’ya ısınmadık gibi düşüncelere yer vermemek lazım. Bu takım düşerse her şey düşer. Bu gün şehrimizin makus tarihi olacaktır. Bu tarihi de şehrin evlatları yazacaktır. Onun için her şeyi bir kenara bırakıp, tribünlerde bir tane bile boş koltuk bırakmamak gerekmektedir.
Daha da detaylandırmak gerekirse, bu günü Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsuna’a çıkışı olarak nitelendirebiliriz. Akabinde uzun savaşlar sonunda Sakarya Muhaberesi nitelinde bir maç olacaktır. Ulu Önderimizin de dediği gibi “hattı müdafaa yoktur sathı müdafaa vardır” işte o satıh bugündür. Hiçbir şey değilse de takımın kırmızı siyahına hürmeten gereği yapılmalıdır. Bu renklerin anlamını biliyorsunuzdur. Bir kez daha hatırlatmak isterim. Antep savunmasında kaybedilen şehitlerimizin kanının rengi(kırmızı), matemi (siyah) olan milli bir değerdir. Bu gün Gaziantepliyim diyen herkesin üzerine düşeni yapacağı gündür.
Bir not da sanayisine, esnafına kadar bütün kuruluşlara iletmek istiyorum. Bu şehrin ekmeğini en çok sizler yiyorsunuz. Bu gün en büyük destek sizden gelmelidir. Taraftarları tribünle doldurmak için öncelik yapması gereken en başta sizlersiniz. Sözüm ona show yapan kebapçılar, tatlıcılar… showu bırakın, icraat yapın…