Geçmiş zaman mı, şimdiki zaman mı bilinmez, eğitim ile ilgili bir rapor yayınlanır. Raporda, maarifin genel olarak maddi ilerleme ve refaha erişimdeki rolünün önemi ile başlar. Bunu takip eden kısımda ülke nüfusunun eğitimden yararlanması gereği üzerinde durulur. Üçüncü konu olarak mevcut eğitimin ve özellikle ilköğretimin eleştirisi üzerine yoğunlaşılır.
İlköğretim meselesini izleyen pasajda yüksek okullarının azlığı ve bunun yarattığı sorunlara değinilir. Bundan sonra vurgulanan temel hususlar sekiz ana madde halinde özetlenir.
Söz konusu maddeleri müteakip daha somut konulara geçilir ve ilk önce devlet eliyle kurulacak okulların taşrada hangi yoğunlukta kurulacaklarının vizyonu sunulur. Sonra lise ve ortaokulların maarifteki rolü üzerinde durulur. Bu okullarla bağlantılı olarak farklı cemaatlere mensup gençlerin karma eğitimi meselesi tartışıldıktan sonra diğer bir somut konuya, eğitim modernleşmesinin finansmanı ve bütçe sıkıntıları hususuna gelinmekte ve söz konusu sıkıntılara rağmen eğitim reformunu devam ettirmenin gereği vurgulanır.
Bu bağlamda karşıya çıkan bir diğer problem halktan toplanması gereken yardımlar ve hatta eğitim vergisi konusudur. Raporun bundan sonraki kısmında maarifin gelişmesinin bağlı olduğu entelektüel sermaye araçları, yani nitelikli öğretmenler ve ders kitapları üzerinde durulur. Ders kitapları konusu ele alınırken değinilen önemli bir diğer husus eğitim dili meselesidir. Raporda buraya kadar sayılan konular ele alındıktan sonra son kısım sözü edilen bu konuların gerçekleştirilmesine ilişkin pratik çözümler ve önerilerden oluşur.
Raporda önce dünyadaki refahın aslî kaynağının fenler ve eğitim olduğu vurgulanıyor. Sonra insanlığın zaman içerisinde olgunluk yönünde eğilim kazandığı belirtiliyor ve insanoğlunun uygarlık doğrultusunda ilerleme sağlayabilmesinin ve sanatlara ve sanayiye dair buluşları gerçekleştirip bayındırlık altyapısını meydana getirmesinin ilm-ü marifete bağlı olduğunun altı çiziliyor. Burada ilm-ü marifet terimleri üzerinde biraz durmak gerekir. İlm kavramı İslâm kültüründe ilâhî ve beşerî bilgi yanında müspet bilimler için de kullanılmaktadır. Dolayısıyla anlamı oldukça kapsayıcıdır. Marifet terimi ise geleneksel kültürde Allah ve O’nun sıfatları, fiilleri, isimleri ve tecellileri hakkında manevi deneyimler yoluyla doğrudan elde edilen bilgi anlamına geliyor. Dolayısıyla uygar dünyanın parçası olan milletler ve halkların yeryüzünün iktisadi zenginliklerinden hissedar olmaları ancak insan eğitiminin (terbiyyet-i insâniyye) eksiksiz araçlarının oluşturulması ile mümkün olur.
Maarif Modeli, medeniyetimizin üzerine inşa edildiği temel kavramlar olan aklıselim (İnsanı diğer canlılardan ayıran ve onu sorumlu kılan temyiz gücü, düşünme ve anlama melekesi) , kalbiselim (Kalbî hayatta tezahür eden aşk, akla akıl ile veda etmektir. Aklın yetersizliğini akılla anlamak vahye muhatap olmanın da vesilelerinden biridir.) ve zevkiselim (Okunduğunda veya üzerinde taşındığında Allahü teâlânın muhâfazasına (korumasına) kavuşmaya vesîle (sebeb) olan âyet-i kerîmeler.) sahibi nesiller yetiştirmek için madde-mana, akıl-duygu, nefis-vicdan, insan-toplum ve zaman-mekân dengesini gözetir.
Sonuç olarak maarif, vakti zamanında sosyal disiplini sağlayan, Maarif Bakanının deyimiyle “Eğitimi güçlendirirken aynı zamanda takvayı muhafaza etme” amacını gütmeliydi.