Bu ilin sahipleri biz miyiz? Yoksa şu an onlar mı?
Pazar günü Oğuzeli’ne gittim. Otobüsün içi sığınmacılar ile dolu, gelirken yine aynı keza, dedim yanlış yere mi gittim? Sanki kendimi, başka bir ülkede zannettim. Caddelerde on on beş yaş hepsi Arapça konuşan yeni nesil…
Çevreye bakıyorum. Tatlıcı, kebapçı, pizzacı, bakkal, manav, telefoncu, internetçi, berber hepsi kendileri.
Sonra bulunduğum çevremde bir gezdim. On kişiden Yedisi Suriyeli. Yani bizler azınlıkta kalmışız.
Geçtim bunları, bir şekilde artık hayatımıza girdiler ve onlarla yaşamaya katlanacağız.
**
Yaşanan olayların bir yönüne bakalım. Sanki bilinçli tertiplenen bazı etkinliklerde Atatürk ve Türk düşmanlığı başını aldı gidiyor. Bunun altında yatan, tek bir neden bulabildim. Türk ve Türkiye cumhuriyeti düşmanlığı yayarak, ülkeyi yok etmek. Bunlar kimin işine gelir. Geçmişteki işgal güçlerinin silahla alamadığı ilimizi, ülkemizi şu an nasıl silahsız işgal edildiğinin kanıtıdır.
Bunların arkasındaki güçlerin amacı atalarının intikamını almaktır. Özellikle de Ermeni Kesimi. İşte şu an her konuda, sindirilmiş Türk halkı, baskı, zamlar ve ele geçirilen bütün iş kolları, yakında silah olarak, psikolojik savaşın bir ürünü olarak karşımıza çıkacak.
İşte burada onlar mı, biz mi dememin amacı …
Biz yabancı olduk. Hatta ülkeyi yönetenlerin yanında değerimiz dahi kalmadı. Üstüne baskılar gittikçe artıyor. Artık siyaset dahi bu ülkeye bir şey kazandırmaz.