İnsan yaşa mı, - yaşı ne olursa olsun -  nerede ve ne şekilde biteceği bilinmiyor. Bilinmesi de mümkün değil.

Yaşam denilen bilinmez; kıldan ince kılıçtan keskin bir çizgi. Bu kıl nerede ne zaman kopar, ya da keskin kılıç nerede ne zaman keser hatta en ufak bir sarsıntı sonucu üzerinden nerede ne şekilde atar?

İşte cevabı olmayan soru bu.

Yaşam çizgisi nerede ve ne zaman hatta nasıl son bulur?

 

***

 

Bilindiği gibi bir iki gün önce Mehmet Ali Birand diye bir gazeteci vefat etti. İyi bir insan mıydı, kötü bir insan mıydı bilemem.

Bildiğim tek şey, ölmeden bir gün gönce ekrandan seyircileriyle vedalaşırken yüzünde, gözünde, hareketlerinde ölümle ilgili hiçbir emare olmamasıydı.

 

***

 

 Bu insanın kurumlar üzerinde, insanlar üzerinde inkâr edilmez bir bilinmişliği vardır. Yani tek kelimeyle bu insan için hemen hemen bütün kapılar arkasına kadar açılırdı.

Zengin bir insan mıydı, değil miydi? Ama sıradan baldırı çıplak bir insan hiç değildi.

 

***

 

Ve rutin bir sent değiştirme işlemi için evine dahi haber vermeden,  hastaneye gelen hatta hastaneden çıktıktan sonra görevine gitmeyi planlayan bir insanın üzerinde durduğu kılıçtan keskin, kıldan ince hayat çizgisinden tepe taklak düşüşü, bu işin bilinmezliğinin en önemli delili.

 

***

 

Sıradan fakir bir insan ölür. Ne yapsın tedavi olacak parası bile yok turdu. Parası olsaydı, Amerika ya, Avrupa ya şuraya buraya giderdi.

Denir.

O ölüme mazeret bulunurdu.

 

***

 

Ama böyle bir ölüme…

Dalı kolu uzun dilediği yere girebilen, saygın bir insanın ölümüne mazeret ne olabilir?

 

***

 

İnkâr edilemeyecek tek gerçek var.

O da ölümün önlenemeyeceği ve ne zaman, nerede, ne şekilde geleceğinin bilinemeyeceği gerçeği.

 

***

 

İnsan. Daha doğrusu tüm canlılar. Kendileri için çizilmiş hayat çizgileri üzerinde dans eden, zaman zaman onunla dalgasını geçen bir ip cambazı…

Ama her halükarda düşmeye mahkûm bir cambaz…

 

***

 

Zaman zaman tanıdığımız birilerinin ani ölümleri karşısında olmaz yahu; zengindi, varlıklıydı, imkânları vardı da…

Deriz.

 

***

 

Ama her nedense de, gerçeklerle yüz yüze gelmekten hep kaçar, korkarız.

 

***

 

Ölüm…

Bilinmeyen…

Tuhaf bir gerçek…