Hangi iş kolaydır ki, dediğinizi duyar gibi oluyorum...
Hangi iş kolaydır ki, dediğinizi duyar gibi oluyorum...
Ama sürekli göz önünde olan bir meslek olarak gerçekten ciddi zorlukları vardır bu mesleğin. Hele de bunu yerel formatta, Anadolu'da yapıyorsanız.
Mesela bir olay olduğunda ilk akla gelen isimdir gazeteci. Onun haberi vardır diye seçim sonucunu da senden alırlar, yaşanan bir olayın ayrıntılarını da...
Hasbelkader haberiniz olmadığını söylerseniz, dudak bükülür, "sen nasıl gazetecisin, şehirde yaşananlardan haberin yok." bakışını yersiniz suratınıza.
Bu ülkede herkesin futboldan anladığı gibi, herkes aynı zamanda da gazetecidir. Her önüne gelen gazetecinin yazamadığından, kendisi olsa nasıl cesur yazılar yazacağından dem vurur. Ama bir konu ilgili size her tür bilgiyi veren şahıs, iş yazmaya gelince "aman benim adıma karıştırma"yı mutlaka ekler sohbetin sonuna.
Yeni tanıştığınız bir kişi ile sohbet edip, onu tanımaya çalışırken, o gazetede yazdıklarınızdan çoktan çözmüştür sizi.
İki gün önce oğlunun düğününü birinci sayfadan vermeniz için ricacı olan kişi, ertesi gün bir reklam haberini eleştirir, "Bu da haber mi" diye...
Gece gündüz çalıştığını buna rağmen yetiştiremediğinden bahsederken, "Bu gazete bizim gazetemiz bir de abone ücreti mi ödeyeceğim?" demekte hiçbir sakınca görmez. Çünkü gazeteci amme hizmeti yapıyordur, onun ihtiyaçları yoktur.
Yaptığı bir basın toplantısına katılmanız, haberin manşetten girmeniz için rica üzerine ricada bulunan kişi, aleyhinde bir yazıda bakarsınız hemen yaftayı yapıştırır, "Aman yazsınlar kaç kişi okuyor ki."
Tek değerin para halini aldığı, ekmeğin, evdeki eşyanın, arabanın, kıyafetin değerinin olduğu bu ülkede, bu şehirde, haber alma hizmetinin hiçbir değeri yoktur.
Okumayan, sosyal, kültürel hiçbir olayda yer almayan, eğitimin yerlerde süründüğü, tek değerin para olduğu bir şehirde, Müslüman mahalledeki salyangoz satıcısı konumunda çabalar durursunuz.
**
Peki neden bu mesleği yapıyoruz değil mi?
Bu ülkenin insanlarına olan inancımızdan. Belki yazdıklarımızla bir şeylerin değişmesine ön ayak oluruz hayali ile yapıyoruz bu mesleği.
Gazetecilik ayrı aşk.
Belki yaptıklarımızın karşılığını maddi anlamda alamıyoruz. Ama manevi haz, bizlerin bu meslekten kopmasına müsaade etmiyor.
**
İşte bu düşüncelerle Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü'nün ödül törenine katıldım. 15 yıl sonra, üniversite eğitimimi aldığım Bursa'ya gitmek te ayrı bir yazı konusu olacak heyecandı benim için.
Yazdıklarınızın birileri tarafından izlendiğini, takdir edildiğini öğrenmek, bunu duymak çok büyük bir mutluluk. Okuyucudan gelen bir tebrik, aldığınız küçük bir ödül, yazınız sonrası güzel bir değişime vesile olmak, bu mesleğin en büyük hazzı.
Bu mutluluğu yaşamamızda emeği olan Ekspres ailesindeki bütün çalışma arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.
**
Üç günlük güzel bir tatilin ardından yeniden döndük şehrimize.
Ve meslektaşlarımı bayi satışlarını tutturma çilesinin içerisinde buldum.
1,5 milyonluk bir şehirde gazete okutamamanın sıkıntısını yaşıyoruz, hep birlikte.