Vatandaşın sıkıntılarını dile getirmeye başlayınca arkası gelmeye başladı. Hani aylardan beri mahallelere çıkamıyor fazla gezemiyorum. Malum üç beş yere gitmeye kalksan otobüs dolmuş parası, çoluk çocuğun nafakası gidiyor. Ondan dolayı özellikle yakın yerlere bir iki saatliğine işimi bırakıp giderken,  birde telefon ve internet üzerinden davet edildiğim yerlere gidebiliyorum. Bizde bir söz vardır. Çağrıldığın yerden kalma, çağrılmadığın yere uğrama.

Son iki gündür, yazdığım yazılardan dolayı,  Yeditepe, Güneykent  ve Beşyüz evlerden gelen şikayetleri yerinde ve insanlarla bire bir görüşerek dertlerini dinlediğimde,ortaya çıkan insanların ekmeğiyle oynandığı, tabi bu konu hangi kurumu bağlıyorsa insan birazda elini vicdanına koyar. Yüzlerce insanın ekmeğiyle oynarken bunları ailelerini hiç düşündünüz mü?

 Bakın bu saydığım mahalleler de ve bazı bölgelerde, geçmişte garaj tapulu olan yerler iş yeri yapılmış, buralarda her türlü esnaf vatandaşa hizmet verirken, son alınan belediyeler yasası mı diyelim. Yoksa belediye  meclisinin kararı mı? Garaj tapulu olan bütün işyerlerini kapatmaya başlamışlar.

Buralarda mağdur olan insanlar, aç mı kalalım? Yoksa bizlerde elimize bir silah alıp dağa mı çıkalım dercesine bunalım strese girmişler. Hani insanlar mağdur edilmeden bazı önlemler alınsa neyse ama ben bilirim. Ben yaparım mantığı ilimizde de başını almış gidiyor.

 Yalnız şunu unutmayın. Bu vatandaş adama yeri geldiğinde öyle bir tekme vurur ki nereden geldiğini bilemezsin. Biz DSP olarak, 2001 krizini yapanların ceremesini çekerken, krizi DSP yaptı diye darbeyi yedik. Halbuki, o gün krizi yaratanlar bu iktidarı yarattı. Bunu vatandaşa anlatamadık. 2007’de bunu vatandaş anladı. Ama 2007’de de DSP’yi seçime sokmadılar.

Bunu yazmamın sebebi, belki iktidar yetkilileri ve belediye başkanları ile İlin en büyük mülkiye amiri olan Sayın Valimiz bu konulara duyarlılık gösterip, insanların daha fazla mağdur edilmesini önler.