Termometreler 40 derecelere yaklaşırken bir yandan fiyatlar da cebimizi yakıyor.

Havaların çok sıcak gitmesi, artık bizleri bunaltmaya başladı hatta bunalttı da…

Güneş bizleri yakar terletirken bir yandan da hayat pahalılığı cebimizi yakıyor. Hem sıcakla hem de bu zamlarla başa çıkmak hayat direncimizi düşürüyor. Anlık bunalma, sıkıntı sonra gerçek hayata dönüş ve uyanma şeklinde bir sürecin içerisinde ilerliyoruz.

Bu sıcaklarla da nasıl baş edeceğiz? Serinlemek isteriz elbette. Fakat bunu istersek cebimizi yakmayı göze almalı. Nasıl mı? Tatile gitmek önceden lükstü. Şimdi ultra lüks oldu. Bu ultra lükse de ulaşmak için cebimizi bayağı bir yakmamız gerekecek.

 Eee…bunun yolu var, yemeği var, içeceği var sahilde canımız simit de istemesin mi? Mısır da yemeyelim mi? Bu hayalden vazgeçip anlık eve veya işyerimize gittiğimizi düşündüğümüzde ise evimizde klimayı açarken iki kere düşünüyoruz. Ama düşündüğümüz şey  ‘Acaba serinler miyim?’ değil. Tabi ki elektrik faturasını düşünüyoruz ki…ay sonunda iki katı yanmamak için.

 Ama can da kıymetli tabi. Arada bir ‘Aman be!’ deyip açtığımız kapattığımızda pişman olduğumuzu da saklayamayız değil mi? Ahh be yandık ki ne yandık! Serinlemek bile lüks oldu artık…
Ama her şeye rağmen hayat devam ediyor ve bir şekilde yaşamak zorundayız. Yine de biz hayata sıkıca tutunalım. Elbette serinleyeceğimiz günler gelecektir.