Şiddet, olmazsa olmazlarımızdandır.
Şaka yollu bile olsa, “kıracağım kafanı”, “bacaklarını kıracağım”, “bak döveceğim ama artık”, “kulaklarını çekmek lazım”, “vurduğun yerden gül biter” gibisinden bir çok deyimler sitem vari yada sevgi sunusu olarak telaffuz edilse bile şiddet özümüze işlemiştir.
“Cennet anaların ayaklarının altındadır” diyen bir peygamberin ümmeti, “kadının sırtından sopayı, karnından sıpayı eksik etmeyeceksin” deyimiyle adeta kendi peygamberine muhalif olmuştur.
Üstelik inançsız sayılan, kişiler tamamen şiddete karşı iken, inancına laf ettirmeyen kişiler neden şiddetin bayraktarlığını yapmaktadır.
Peki nedir bu şiddet niye uygulanır, niye ikna için, ifade için geçerli bir yöntem haline gelmiştir.
“Tekdir’le uslanmayanın hakkı kötektir” seviyesine nasıl ulaşılmıştır. Bardağı taşıran son damla mıdır, yoksa yılanın başı küçükken mi ezilmiştir.
Çocuk zanaata konulurken niye eti benim kemiği senin denilir.
Yada din neden kadınlar sizin tarlanız, dilediğiniz gibi sürün der.
Özümüzde mi şiddet var, yoksa şiddete mi yönlendiriliyoruz, yada şiddetle mi yönetiliyoruz.
Nedir şiddete yönelme sebebimiz ?
Birini diğerinden üstün tutan bir din, şahitlikleri bile aynı olmayan kadın ve erkek, takdiri ilahi ile fiziken güçlü ve güçsüz yaratılmak bir esinlenme kaynağı mıdır şiddet için.
Geri kalmışlığımız söylenip, modern ülkeler örnek gösterilirken farklı boyutlarda şiddetin modern denilen ülkelerde de görülmesi çelişki değil midir.
Din adına insan kıyımları yapılması ile, toprak genişletme adına insan kıyımları yapılmasının,
Varlık adına şiddete sarılma ile, kaybolmamak için şiddete sarılmanın,
Talimatının uygulanması için şiddeti seçme ile, talimata uymamak için şiddeti seçmenin,
Temelinde eğitim var derken, eğitimcilerin bile şiddeti seçmesinin mantığı nedir acaba.
Zenginin fakir ayrımı şiddete örnek sayılabilir mi?
Paranın gücü şiddete sebebiyet midir?
İntikam duygusu şiddet yaratır mı?
Düşene tekme atmak güç gösterisi midir, şiddet mi?
Mağdurun ekmeğini elinden almak, gücümüze ispat mıdır şiddetin ispati mıdır?
Avlanmak bir şiddet midir?
Bir aslanın başka bir hayvanı karnını doyurmak için parçalaması şiddet midir?
Bir kartal serçeyi karnını doyurmak için mi yer, şiddet için mi?
Balıkçılar avlanırken, şiddet için mi yola çıkmıştır, avlanmak için mi, ekmek parası mı?
Bu kadar çelişki içerisinde, şiddet bir ayakta durabilme mücadelesi midir?
Eğer değilse,
“Büyük balık küçük balığı yer” mantığı ve gerçeğinin şiddetle çeliştiği yer nerededir?
Yeri göğü inletip topraklarına toprak namına nam katan,
Pençelerim aslan pençesidir diyen Yavuz Sultan Selim’in
“Beni bir gözleri ahuya zebun etti felek” demesi
Şiddetin kudretin yere serildiği noktada neye işaret eder peki?
Şiddeti alt eden tek şey;
Aşk ve sevgi değil de nedir o zaman?