Hepimizin yakından tanıdığı seyyar satıcıların ne hallerde çalıştıklarını düşündünüz mü hiç? Karda kışta çoluğuna çocuğuna ekmek yedirebilmek adına neler çektiklerini biliyor muyuz mesela? Genel olarak seyyar satıcıların sattı ürünler hep bozulabilecek şeyler dikkat ettiniz mi?

Seyyar satıcılarımız genellikle kalabalık yerlerde ürünlerini satabilmek adına sabahtan akşama kadar çalıştıklarına şahit oluyoruz. Kimi zaman görmezden geliyor, bazen ise hor görüyoruz. O insanların ne mezunu olduğu, ne okuduğu yâda nerden geldiğinin hiçbir önemi yok bazılarımız için. Keza ben çok fazla mühendis ve atanamayan öğretmen gördüm o satıcıların içerisinde. Karşılarına otursak belki bize ders verecek kadar bilgili olan bu kişiler, hayat şartlarından yâda yaşayabilmek adına bu işe girmiş. Oturup dinlesek çok şey öğreneceğimiz insanları hor görüyor belki de farklı gözle bakıyoruz.

Bu insanlar dilenci değil. Bu insanlar hırsızlık yapmıyor. Bence dünyanın en zor mesleklerinden biri olan seyyar satıcılık yaparak yaşamaya çalışıyor. Yargılamadan önce bir düşünse insanlar hak verecekler bana bundan eminim. Ben sanmıyorum ki babadan oğula geçen bir meslek olsun bu! Hep hayat sürüklemiştir, mecbur kalmışlardır yâda bu işi yapmaya zorlanmışlardır.

Biraz daha empati kurarak, sabahtan akşama kadar zabıtaya yakalanma korkusu ile mallarını kaybetme korkusu ile çalışan bu insanları görmek lazım. Sıradan marketler yerine bu insanlardan alışveriş yapmak gerek. Pazarlık yapmadan, çirkinleşmeden… Bu bireyler o gün ne kadar çabuk elindeki ürünleri bitirir ise daha çabuk çocuklarına kavuşacak. Belki hep beraber bir sıcak çorba içecekler, belki iftarlarını beraber yapacaklar…