Dün AKP den milletvekili bir profesör ilk defa, şapkasını önüne koyarak düşünmüş olacak ki; büyük bir yüreklilikle partisinin yanlışlarından bahseden bir rapor hazırlamış.

Ama hazırlanan rapor öyle ince bir üslupla kaleme alınmış ki, bahsedilen kişiler dahi herhalde benden bahsedilmiyor diyordur.

Çünkü kabahatler, yanlışlıklar, hatalar doğrudan doğruya partiye mal ediliyor.

 ***

 Ve raporun en önemli bölümü, halen derinden ve de sessizce varlığını sürdüren GEZİ OLAYLARI ile ilgili bölüm.

Bu raporu hazırlayan milletvekili açık seçik partisinin “GEZİ OLAYLARINDA stratejik hatalar yaptığını” söylüyor.

Ve bu hataları partisine mal ediyor.

 ***

 Oysa cümle âlemde biliyor, raporu hazırlayanda biliyor, hataları yapanlarda biliyor ki; AKP de böyle şeylerle partili tek bir milletvekili ilgilenmez, ilgilenemez…

Neden?

Çünkü…

AKP = Tayyip Erdoğan.

 ***

 Onun için raporu hazırlayan bu milletvekilinin, açık seçik mensubu olduğu partinin de yanlışlar yaptığını dile getirebilmesi gerçekten yürek isteyen bir iş.

 ***

 Garibimi belki bu cesaretinden, yürekliliğinden dolayı alkışlayacaklar; aferin be diyecekler olacaktır ama onların böyle bir cesareti özveriyi gösterebileceklerini hiç sanmıyorum.

 ***

 Ve işin özü:

AKP de kimileri ellerini başlarına atarak “yahu gerçekten de başımda külahım yokmuş”, ya da şapkalarını önlerine koyarak “ben ne yapıyorum” demeye başlayalar olmaya başlayacak gibi.

 ***

Ama bakalım bu raporu hazırlayan kişinin parti içendeki durumu ne olacak?

AKP içinde yalnız başına mı kalacak, yoksa bir başka şekilde manevi bir baskı altına mı alınacak?

Bunu hep beraber göreceğiz.

Diyemiyorum.

Çünkü AKP’liler Allah var ser verir sır vermezler.

Ketum insanlar…