İnsanlar için her şey önceden planlı sanki.

 

Sabit ücret

Yarınından endişe

Adına umut denilen umutsuzluk,

 

Sabah kalktığında öğleyin ne yemek yiyeceğini kestiremezken, talimatlarla yaptığı en az üç çocuğunun geleceklerinin belirsizliğinden duyduğu korku,

 

Akşamları eve eli boş gelmeler, çocuklarının gözlerine bom boş ve umutsuz bakmalar, cebindeki paranın en fazla yarın akşama ulaşacak olmasının verdiği derin sancı…

 

Ve evinin dış kapısının dışındaki dur durak bilmeyen acımasız bir hayat.

 

Gücü yetenin-gücü yeteni ezer bir hale geldiği yaşam biçiminde çocuğunu evden dışarıya tek başına yollayamamanın verdiği stres ve günden güne azalan kendine güven duygusu.

 

Haklının değil güçlünün kazandığının alenen beyinlere işleyişi.

 

Bu yüzden,

Her yerde cahil bir zihniyetle kendini ispat edebilme çabası.

Ezikliğini saldırganlığıyla yenme gayreti

 

Ve

Bu ortamda yetişen çocukları eğitmeye çalışan öğretmenlerimiz…..

 

****

 

Bir hadisinde “Ben insanlara muallim olarak gönderildim” diyen Peygamber Efendimize (SAV) ilk gelen vahiyle “OKU” denmişti.

 

Çocuklarımızı okutup öğreterek mesleki vazifelerinin yanı sıra Allah’ın bir emrinin yerine getirilmesi için adeta cahil beyinlerle mücadele eden öğretmenlerimiz…

 

Hz. Ali’nin (RA) “Bana  bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum” diyerek yücelttiği öğretmenlerimiz.

 

Tarihte Büyük İskender’e kafa tutan adam olarak bilinen Romen Diyojen’in “Yeryüzünde öğretmenlikten daha şerefli bir meslek tanımıyorum” dediği öğretmenlerimiz.

 

Ve Mustafa Kemal ATATÜRK’ün “Bir topluluk ulus olabilmek için mutlaka eğiticilere, öğretmenlere muhtaçtır. Onlardır ki,toplumu gerçek bir ulus haline getirirler” “Öğretmenler yeni nesil sizlerin eseri olacaktır”  dediği öğretmenlerimiz.

 

Akşama kadar bizim çocuklarımızla uğraşmaktan evine vardığında kendi çocuğuyla ilgilenemeyecek hale gelen öğretmenlerimiz.

 

****

 

Okuma-yazmadan yolda yürümeye kadar,

kalem tutmadan çatal kaşık tutmaya kadar,

sayı saymadan. Saygı duymaya kadar her şeyi öğreten öğretmenlerimiz….

 

****

Onlar şimdi tedirgin.

 

Kendi çocuğuna edep erkan öğretemeyip, kabahatı eğitimcide arayan zorba  velilerden ve onların şımarık çocuklarından tedirgin.

 

Düz konuşmasını bilmeyip, kendilerine filozof kesilen velilerden ve onların yaramaz çocuklarından  tedirgin.

 

Kalem tutmasını bilmeyip, her ortamda elini beline atan öğrenci velilerinden ve onların agresif çocuklarından tedirgin.

 

Yemek yemeyi bile beceremeyip, ağzından küfürü eksiltmeyen velilerden ve onların saygısız görgüsüz büyüttüğü çocuklarından tedirgin.

 

Sokağında bile verdiği selamı alacak kimseyi bulamazken, üç beş siyasi çevreye güvenip, kendini öğretmenlerin amiri gibi gören kendini  beğenmiş velilerden ve onların haylaz çocuklarından tedirgin.

 

Cebindeki para fazlasının verdiği güçle kendini yeryüzünün sahibi gibi gören utanmaz-sıkılmaz velilerden ve onların hırçın çocuklarından tedirgin.

 

Beş kardeşin bir bacısının kıymetlisinden, beş bacının tek kardeşinin önemlisinden, evin tek çocuğunun edasından nazından ve bunların sanki tek çocuk kendisinde varmış gibi davranan velilerden tedirgin.

 

O çocuk yaptı ona kızmadın da benim çocuğumu gözüme zıt etmişsin gibisinden düşünen cahil beyinli velilerden tedirgin…

 

Daha akla gelmeyen nelerden nelerden…

 

****

Kendinden, kendi çocuğundan, kendi yöneticilerinden, kendi yolundan tedirgin…

 

****

Gazetelerden televizyonlardan okuduk izledik, öğretmenlere yapılan saldırıları.

Ne yaptık.

Kınadık.

Zaten hep öyle yaparız.

Bizimki başka kınama ama,

Öyle bir kınarız, öyle bir kınarız ki, bizim üzerimize kınayanı hayatta kimse bulamaz.

Bir kınar işi bitiririz.

Ötesi yok… Ötesine gerek de yok.

Gerek olsa onca Devlet Büyüğümüz var.

Gereğini yerine getirirler.

Yada

Gerekeni yaparlar

Yada

Gerektiği gibi davranırlar…. Ne bileyim belki de gereğini düşünürler….

Zaten gereken neyse bir onlar bilirler, bizde gerekeni-gereğini merak edip-edip bekleriz.

****

Onlar ne yaparsa yapsın, nasıl bir çalışma içine girerse girsinler.

Bir Ulus Devleti olabilmemiz için,

Topluma faydalı bireyler yetiştirebilmemiz için,

Evinde bile ders çalışan öğretmenlerimizi, eğitim görevlilerimizi hiçbir kitaba sığmayan bu tehditler altındaki yaşamdan tabiri caizse bu kölelikten kurtarma zorunluluğundadırlar.

****

Söyleyecek söz çok fakat, tek bir özle özetlemek lazım:

 

“Bana  bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum” Hz Ali (RA)