Diyebilirim ki, ben bu cümleyi kendimi bildiğimden beri her Nisan başları hatta Mart sonlarında duyarım. Ve de gençliğimde bende söylemişimdir.

Kış geri mi geldi ne?

 ***

 

Kış, bahsettiğim tarih aralıklarında gitmiş olmazdı ki, geri gelsin. O üç beş günlük yolunu şaşırmış aldatıcı güzel ve sıcak hava akımı herkesi hatta bitkileri bile şaşırtarak ahaliye “oh nihayet havalar isindi be” dedirtir, ağaçlar çiçek açar. 

Oysa bir sene önce “oh ne güzel havalar ısındı” dediği Nisan ayında kar yağdığını unutmuştur.

 

***

 Ana baba çırpınır…

Aman oğlum, aman kızım giyme şu kısa kollu tişörtü, daha erken… Çıkartma şu içindeki yünlüyü… Bu zamanın soğuklarına “gül soğuğu” denir, üşütürsün, hasta olursun.

Dinletemez.

Çünkü damarlarında dolaşan gençlik kanı içini yakmakta… O kan fokur fokur kaynamakta.

 

***

Üç beş günlük sefadan sonra o yolunu şaşırmış aldatıcı hava olması gereken yere, çeker gider…

 

***

 

Başlarız hep beraber “kış geri mi geldi ne? Demeye… Dediğim gibi kış bir yere  gitmemişti ki geri gelsin.

 

***

 

Bir büyük sözümüz var:

“Eşek iken eşek çukura bir defa düşer”

 

*** 

Biz her Nisanda “kış geri mi geldi ne deriz.”

 

***

Delikanlı öksürür aksırır…

Genç kızımız ateşler içinde yanar, sanki kemikleri kırılırcasına ağrır.

Ama anaya, babaya bunu hissettirmemeye çalışır. Ana baba farkındadır, olayın. Çünkü dün kendiside yaşamıştır bu gün kızının oğlunun yaşadıklarını.

Hani kız olsun, oğlan olsun ikisi de gençler ya!

Taşı sıkıp suyunu içecekler sanırlar.

Yok, öyle yağma!

 

***

 

Ha bu arada iklim değişikliklerini de dikkate almak gerekir.

Yıllar önce Mersin’de ikamet eden bir arkadaşıma gitmiştik. Oğlunu nişanlıyorlardı. Ve Antep’te müthiş bir kış yaşanıyor, her taraf kar kıyamet.

Mersin’de soba bile yakmıyorlardı.

 

***

 

Dün akşam yine Mersin de yaşamakta olan başka bir arkadaşla telefonla görüştüm. “Şu anda üzerimde kaban var. Daha ben Mersin de böyle bir soğuk görmedim.”

 

***

 

Gerçekten kış geri mi geldi ne?