İnsan hayatta ne olursa olsun güvenmek ister. Ailesine, arkadaşlarına, birlikte hayatı paylaştığı insana ama her zaman güveninizin karşılığını alamazsınız. Düşündüklerimiz ya da yaşamak istediğimiz durumun aksini yaşatıp güveni kaybettiğimiz de mutlaka size bir yıkım yaşatır.  Manevi olarak sizi çökeltir bu durum.

Karşınızdaki insana kendinizden daha çok güvenirsiniz, güvenirsiniz ama ansızın bir açığını size yanlışını görünce buz keser bütün benliğiniz ,kafanızdaki herşey dağılır gider. İnsanoğlu her daim güvenmek istemesinin sebebi birşeylerin eksik kalacağından korktuğu için ya da tek başına kalmak istemediğindendir bana göre ve defalarca güvenir bu yüzden.

Asıl sıkıntı da ne kadar güvendiğindedir aslında. Sonsuz güven her daim sorun yaratacaktır, kişi kendine bile bu denli güven duymamalıdır ki bir şeyler ters gitmeye başladığında yıkımlar büyük olur, toparlayamaz. Bir insana güvenmek ona teslim olmak gibi birşey aslında. Kendin gibi sanıp sırtını yaslarsın..Kimine göre yanlış olabilir ama öyle bir güvenirsin ki sanki sana asla yanlışı olmayacak gibi hisseder duyguların. Evet mantık işini geçer bu bir duygu o anda aklınla değil kalbinin hisleriyle sürdürürsün yaşadıklarını. Güvenmek sevmekten daha önde gelir. İlk önce güvenle başlarsın herşeye sonrası zaten çorap söküğü gibi dizilir arkasından ama güveni oturtamazsan arkadan gelenlerin hiç bir kıymeti yoktur. Olduğu yerde bırak kalsın dersin ve usulca çekilirsin bir kenara. Kendini güvensizliğe de çok güvenmemeye de alıştırmamalı insan. Gün gelir güvenmediğin insan seni şaşırtır,mutlu eder. Güvenip arkasına sığındığında yerle bir eder.